Çarşamba, Ekim 09, 2024

Münih - Bavaria Motor Works (BMW)

1913’te uçak motoru üretmek üzere Münih’te kurulan Bavaria Motor Works daha sonra motosiklet üretimine ardından da otomobil üretimine başlamış. 2. Dünya savaşı sırasında kullanılan motosikletler nedeniyle üretimi yasaklamış hatta fabrikaları kullanılamaz hale getirilmiş. Bu dönemde iflasın eşiğine gelen şirket mutfak ve bahçe malzemeleri üreterek ayakta kalmaya çalışmış. 

Bavyera bayrağı renklerini logosunda taşıyan marka Münih’te mutlaka görülmesi gereken bir dünyaya sahip.

BMW Welt,

BMW Müzesi ve BMW Group Classic Center

BMW Welt 

Ücretsiz gezilebilecek muhteşem bir showroom, ayrıca üst kattan bir bağlantıyla BMW müzesine geçebiliyorsunuz.

Welt’te son modelleri, özel tasarım konsept arabaları ve motorları yakından inceleyebiliyorsunuz. Bizim ziyaretimizde Naomi Campbell’dan ilham alarak tasarlanan ve Mayıs’ta lansmanı gerçekleştirilen XM Mystique Allure vardı. Mordan laciverte çalan olağanüstü renkli arabanın kaplaması kadife ve payetli kumaştan. Belki de bu yüzden tozlanmasın diye camekanın içinde sergileniyordu.


Showroom deyince öyle küçük bir şey gelmesin aklınıza içinde şık restoranı, kafesi, hediyelik eşya mağazası, yeni arabanızla içeride ki iki kat arasında tur atıp dışarı çıkabileceğiniz sürüş yolu ile mükemmel bir deneyim merkezi.



BMW Müzesi

100 yılı aşan BMW’nin geçmişten günümüze tüm modellerini görebileceğiniz 12 Euro giriş ücreti olan  mutlaka görülmesi gereken bir müze. Aydınlık ve yalın tasarımı, akıcı şekilde kurgulanmış yerleşimiyle yorulmadan kaybolmadan gezebiliyorsunuz. Ve gördüğünüz arabalara hayran oluyorsunuz. Ki otomobillere düşkün birisi için burası bulunmaz yer. 😍






Rock’n Roll’un kralı Elvis Presley’in Almanya’da askerliğini yaparken kullandığı ve sonrasında Amerika’ya götürdüğü ancak 50 yıldır kayıp olduğu düşünülen BMW 507’si geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkmıştı. BMW Group Classics tarafından 2 yıl süren restorasyonun ardından müzedeki özel yerini alan 507’nin önünde Elvis’in şarkılarına neşeyle eşlik edebileceğinizi söylemeden geçmiştim.

BMW Group Classics

Bir zamanlar BMW’nin Münih’te ki ilk fabrikasını da içeren 13 bin metrekarelik klasik otomobillere hizmet veren tarihi bir tesis. Klasik arabaların restorasyon, yedek parça ve arşiv gibi ihtiyaçlarının karşılandığı alan Mayıs Haziran arasında bir kaç saat ziyaretçilere açılıyor. Bu yıl ki dokuzuncu ve son açık gününe denk gelmemizin gerçekten büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. ❤️

İklim kontrollü salonda sergilenen birbirinden etkileyici tarihi ve ikonik arabaları 10:00-12:00 arasında yakından görebiliyorsunuz. Neredeyse 100 yaşına merdiven dayamış arabalar karşısında büyüleniyor insan. Kesinlikle görülmesi gereken bir yer. 

Cumartesi etkinliğinin diğer bir özelliği klasik motor yada otomobil sahiplerinin (markası fark etmeksizin) araçlarıyla gelip otopark alanında onları  gururla sergilemesine, ziyaretçilerin de incelemesine fırsat vermesi.

https://www.bmwgroup-classic.com/de/building/wheelsundweisswuerscht.html

Bu kadar çok klasik otomobili bir arada görünce,  plakaların sonunda yer alan H harfinin historical anlamı taşıdığını düşünmeden edemiyor insan 😃



Pazar, Eylül 29, 2024

Münih’te Sanat

Alte Pinakothek 

14 ve 18. yy dönemine ait Avrupa resim sanatının yaklaşık 700 eserine ev sahipliği yapan güzel sanatlar müzesidir.

Bavyera Kralı Ludwig’in sanata olan  merakıyla 1836 yılında açılmış, dünyanın en eski galerilerinden biridir.

Kürk Mantolu Albrecht Dürer oto portresi müzesinin adeta yüzü haline gelmiş olsa da, Rembrandt, Botticelli, Brueghel, Rubens, Raffael’in de etkileyici tabloları yer alıyor. Ve hatta Arcımboldo Mevsimler serisini de görebilirsiniz.

1550- Nürnberg’li Albrecht Dürer kendimi 28 yaşında tasvir ettim.
Muhtemelen sanat tarihinin en sıradışı oto portresi

1545 - Hans Muelich, Bavyera Dükü V. Albrecht. 17 yaşında bir varis olarak gelecekteki imparator 1. Ferdinand’ın kızı Ardüşes Anna ile nişanını anmak için yapılmış.

1616-Rubens ve Brueghel, Çiçek Çelenkli Madonna. Önce Rubens Madonna ve melekleri yaptı sonra Brueghel çiçekleri yerleştirdi. 

Rogier Van der Weyden 1455

Raffaellino del Garbo 1500
1659-Ferdinand Bol, Amsterdam Şarap Tüccarları Loncası Valileri. 

Rembrandt’ın öğrencisi Ferdinand Bol, bu nedenle resime ilk baktığınızda Rembrandt’a ait olduğunu düşündürüyor. Hollanda portre resminin özel bir şekli olan grup portresinde yer alan kişiler belli bir ücret ödeyerek resimde yer alıyor. 
1636- İshak’ın Kurbanı, Rembrandt (Rembrandt Harmensz.van Rijn)

Klasik sanatın ardından Museum Brandhorst’ta modern sanatla devam ediyoruz.
Alte Pinakothek’te bilet alırken kombineyi tercih ederseniz 9 Euro yerine 12 Euro ile üç müzeyi birden gezebilirsiniz.

Brandhorst’un üç katında farklı sergiler bulunuyor.

Üst katta CY Twombly 1928-2011


2008 yılında Cy Twombly, Brandhorst Müzesi'ndeki salon için özel olarak "İsimsiz (Güller)" başlıklı altı resimden oluşan bir seri yarattı. Bu mekansal sahneleme, mimarlık ve sanat arasındaki karşılıklı etki ve koordinasyon nedeniyle benzersizdir. Büyük resimlerde üst üste binen yüzeylerden ve fırça darbelerinden oluşan bir dizi soyut gül görülüyor. Kırmızı, pembe, mavi, sarı ve yeşilin güçlü tonlarındaki sayısız çizgi tuval boyunca akıyor ve motiflerin gücünü ve yoğunluğunu resimsel bir şekilde güçlendiriyor.
 
Çiçekler ve onların kültürel ve tarihi önemlerinin incelenmesi Cy Twombly'nin çalışmalarında önemli bir yer tutuyor. Twombly, pek çok eserinde olduğu gibi güllere de küçük bir “gülün kültürel tarihini” anlatan edebi göndermeler ekledi. Cy Twombly, Rilke, Eliot, Dickinson ve Bachmann'ın şiirlerini kullanıyor ve hafıza, güzellik, erotizm, yalnızlık, kırılganlık veya ölüm gibi çok farklı temalara değiniyor. (Brandhorst Museum web sitesinden)


Giriş katta Alex Katz ve çeşitli sanatçılar


Bu yıl 97. yaşını kutlayan Alex Katz, çağdaş resmin en önemli temsilcilerinden biri. 70 yılı aşkın bir süredir devam eden uzun kariyeri boyunca kendini burayı ve şimdiyi tasvir etmeye adadı, bu yüzden sanatını "şimdiki zamanda resim yapmak" olarak tanımladı. 
Katz'ın en önemli eserlerinden biri “Siyah Elbise” (1960)'tir; burada eşi Ada'yı altı kez, her seferinde zarif bir siyah kokteyl elbisesi içinde tasvir eder. Aynı figürün tekrarı, Andy Warhol'un birkaç yıl sonra yarattığı Marilyn Monroe, Liz Taylor ve Jackie Kennedy portrelerindeki seri karakterle karşılaştırılabilecek bir film şeridini anımsatıyor. (Brandhorst Museum web sitesinden)


Amerikalı sanatçı Aaron Gilbert, geniş formatlı resimlerinde modern kapitalizmin şekillendirdiği dünyada bile gizli bir manevi düzeyin olduğunu gösteriyor. “Crossing Guard” (2022) filminde kıyametvari bir şehir manzarasında üç kişi gösteriliyor. Turuncu-mor gökyüzü Edvard Munch'un “Çığlık” (1893) eserini, güneş ise bir marka logosunu veya ilahi bir gözü anımsatıyor. Bütün bunlar sahneye gerçek dışı bir hava katıyor ve sanatçı bunu şöyle tanımlıyor: “Tasvir ettiğim bedenler kapitalizmin ağırlığı altındadır. Bu gücün çok mevcut olmasını istiyorum. Hayatımızda olduğu kadar işimde de hakim olmasını istiyorum. Bu güçler var ama oyunun kurallarını aşabilecek güce nereden erişebileceğimizi merak ediyorum. (Brandhorst Museum web sitesinden)

Pope.L, Parti Odası, 2001 
-1. Katta ise
Andy Warhol ve Keith Haring ile. Hayatın Partisi”, 
Her iki sanatçıya da adanmış dünyanın ilk kapsamlı kurumsal sergi. Gösterinin başlığı Keith Haring'in doğum günü partilerinin sloganından alınmıştır: "Party of Life" 1980'lerin MTV, disko, moda, hip-hop, new wave ve grafiti evrenini anlatıyor. Sergi bu ortamda Warhol ve Haring'in sanatsal dostluğunun izini sürüyor. 130'dan fazla eseriyle sanatsal öz imajı, işbirliğine ve ortak projelere açıklığı ve ortak vizyonu arasındaki paralellikleri ortaya koyuyor: Sanat erişilebilir olmalı ve mümkün olduğunca çok insana ulaşmalı.


Warhol ve Haring'in ikisi de Pensilvanya'daki Hıristiyan ailelerden geliyordu. Eşcinsel erkekler olarak yaratıcı ve sosyal yuvalarını, aralarında otuz yıl olmasına rağmen New York'ta buldular. Pop Art'ın kurucularından biri olan Warhol, genç Haring'e ilham kaynağı oldu. Kendisi de “Metro Çizimleri” ile kamusal alanı fethetti, sanatını aktivist poster kampanyalarında kullandı ve 1986 yılında uygun fiyatlı sanat objelerinin satışı için ikonik bir yer olan Pop Shop'u açtı. Bu süre zarfında Warhol ayrıca yeni teknikler, medya ve kanallar üzerinde deneyler yaptı. Son dönem çalışmaları televizyon programları, sipariş edilen sayısız eser ve ünlü kişilerin portreleri ile karakterize edilirken, aynı zamanda resme dönüş ve varoluşsal ve kışkırtıcı temalara dönüş ile karakterize edilir: "Son Akşam Yemeği", "Çekiç ve Orak" gibi resim grupları. ve "Bayanlar ve Baylar", acil toplumsal sorunlara ilişkin kesin gözlemleriyle buna tanıklık ediyor.
 
Warhol ve Haring'in çalışmaları aşırı sosyo-politik çalkantıların olduğu bir dönemde yaratıldı ve bugün hala oldukça günceldir. Sergide, iki sanatçının aşırı tüketim kültürü ve yeni medyanın olanakları, eşcinsellik, nükleer savaş korkusu, AIDS salgını ve aktivizm ile kriz zamanlarında toplumsal arayışlar arasındaki etkileşimi sekiz tematik düzlemde deneyimlenebiliyor. (Brandhorst Museum web sitesinden)










Cuma, Eylül 27, 2024

Münih Keşfi - Saray ve Meydanlar

Pandemi sonrası ilk yurtdışı seyahatimizi tamamlamış bulunmaktayım.

Fazla uzun bir ara oldu 😔

Kaygılar, politik ve siyasi koşullar, ekonomi…

Almanya Münih, pandemi öncesi düşünülmüş ancak plan olarak kalmıştı.

O zamanlar gidebilseydik bu kadar çok şey görebilir ve yapabilir miydik emin değilim.

#KurTuğ 🙏🏻

Her zaman ki gibi güneşimi alıp yanıma gittim Münih’e. ☀️

Zira o hafta sonu Orta Avrupa’yı etkisi altına alan Boris fırtınası Çekya, Avusturya, İtalya, Almanya ve Polonya’da sellere neden oldu.

Bizse bol güneş ve sıcak hava ile 5 gün boyunca gitmek istediğimiz her yerin keyfine vardık.

☀️🙏🏻

Münih’i sevdim. Şehirde binaların arasına beton üstü çimen serili parklar değil, gerçek doğanın arasına serpiştirilmiş evler var.

Geleneksel mimarinin izlerini taşıyan az katlı evler ve çatı dairelerinin pencerelerine bayılıyorum. Küçükken Heidi izlemenin etkisidir belki de. 😃

Kentsel dönüşüm, yenileme çalışmaları burda da var. Özellikle şehir merkezinde.

Gördüğümüz yerlerin kısa bir özetini yapalım.

Nymphenburg Sarayı, harika bir bahçesi var. Patikalarında yürürken ağaçların arasında gizlice flüt çalan Pan heykeli ile karşılaşmak güldürdü. Zira Pan’ın bu kadar iyi aklımda kalmasının nedeni Ata Demirer’in Eyvah Eyvah 3’teki sahneleri 🙈😂

Sarayın arka tarafından bahçeye giriş  yaptığımız için olağanüstü güzellikteki süs havuzu ve ufuktaki saray binası büyüleyici. 😍


Haritasından da görülebileceği gibi büyük bir bahçe ve orman içi patikalarda çok güzel yürüyüşler  yapılıyor. 

Bir sarayın bahçesi her zaman fotojeniktir. Gökyüzü açık bir de bulutlar varsa daha da güzel olur. Saraydan çıkıp kanal boyunca yürümeye devam ettiğinizde Stiglmaierplatz, Marienplatz gibi şehrin ana meydanlarına ulaşıyorsunuz.

Yolumuzun üzerinde harika dondurmalı pasta ve kupaları olan Sarcletti’yi kesinlikle tavsiye ederim. 1879’dan beri 😉 

Belediye binasının olduğu meydan ve geleneksel Alman mimarisinin vazgeçilmezi olduğunu düşündüğüm güzel çiçekli balkonlu binaları hayranlıkla izliyor insan.



Ve yine tarihi bir fırın Rischart 1883’den beri varlığını sürdürüyor. Üst katında meydan manzarasına karşı geleneksel alman hamur işlerini yiyebilirsiniz.


Cumartesi, Eylül 14, 2024

Hayatımızın Yeni Dönemi -Peri Menopoz ve Menopoz

Bekarlığa veda, baby shower, diş buğdayı ve daha bir sürü parti var hayatımızda.
Gerçek ya da şaka emeklilik, boşanma ve kaynana oluyorum partileri de gördük sosyal medyada
Yapan var mı bilmiyorum ama ben de “hoşgeldin menopoz partisi” yapmayı düşünüyorum. 😂


Her kadının gerçeği, 70’lerde doğanların şu yıllarda uyumlanmaya çalıştığı hayatımızın bundan sonrası.

Kişiye göre farklılıkları olsa da en bilinen, sıcak basmaları ve ardından gelen aşırı terleme. Vücut aşırı ısıyı dengelemek için terliyor doğal olarak.

Menapozun öncesi peri menopoz. 

Bence menopoz geriye bakarak anlaşılan, ileriye bakarak yaşanılan bir dönem.

Geriye bakarak diyorum çünkü son yıllarda yaşadığım, doktora  gittiğim pek çok şikayetin menopoza bağlı olduğunu bugün anlıyorum.

Özellikle yabancı yayınlar sayesinde bu farkındalığa ulaştım.

Sıcak basması ve terleme dışında…

Nedensiz kaşıntılar, bazı kaşıntılar sonrasında oluşan morluklar -çok alerjik cildim, çok hassas-
Donuk omuz -spor yaparken ters bi hareket yaptım sanırım-
Boyun tutulması, kas gerginliği -aşırı stres yüzünden çok gerginim-
Belim, kalçam kalınlaştı -kilo aldım-
Kilo veremiyorum -eskiden 2 gün az yesem hemen verirdim-
Odaklanamıyorum, her şeyi unutuyorum -B12 eksik sanırım-
Sürekli ve aşırı kanama 
Göz kuruluğu
Aşırı kuruyan topuk ve eller
Uyku düzensizliği, gece sık uyanma
Baş ağrısı
Duygusal dalgalanmalar
Depresyon

Liste daha uzar gider. Takip ettiğim Amerikalı bir yazar 70 belirti sayıyor. 

Belirtiler tamam da çözüm nedir dersen?

Herkesin biyolojik ve ruhsal durumu birbirinden farklı. Bu yüzden tek bir doğrusu yok.

Hatta deva olduğunu düşündüğün bir yönteme karşı vücut da bir süre sonra uyumlanıyor ve artık eskisi gibi etkisini göremiyorsun. 🤦‍♀️

Kaçılmıyor yani

Ama yine de mümkün olduğunca Aromaterapi, sağlıklı beslenme, lif tüketimini arttırma, keten tohumu, pilatese devam.

Faydası olur diye takip ettiğim hesapları ekliyorum. 🤓




Bugün ki araştırmalarım sırasında gördüm ki, Eylül ayı peri menopoz farkındalık ayıymış.
Farkında olalım, hayatımızın yeni dönemini sağlık ve huzurla geçirelim. 💪
İnkar etmek, yok saymak değil aksine konuşup paylaşmak, eğlenmek lazım.


Cumartesi, Ağustos 10, 2024

Bergama’da Bir Gece


 14 Ekim 2023  00:17

Bergama’da Taş konakta….


Eski bir rum evinde sadece karşılıklı 2 odada biz vardık. Kapılar kilitli değil, camları tam örtmeyen kanaviçeli patiska perdeler, yürürken ahşapın çıkardığı ses, sonrana odaya eklenen banyoların rutubet kokusu.


Yandaki butik otelden gelen canlı müzik sesi, odadaki o hoş olmayan kokuyu duymamak için açtığım pencereden gelen soğuk ve ses


Bütün bu etkenler birleşince - ha bi de rahatsız yatak- alerji ilacı içmeme rağmen bir türlü uykuya dalamamak.


Sürekli uyanıktım sanki tüm gece ve sabah olmuyordu. Arada bir dalsam da tedirgindim.


Bölgenin enerjisi yüksekmiş dedi otelin sahibi. Otelde kalan farklı insanların söylediğine göre…


Akropolis, kızıl avlu, asklepion üçgeni


Güneş tutulmasına bir kala


Ablam da odalarındaki benzer kokudan rahatsız olduğu için yanıma geldi. Tek başıma olsam bu etkenlere bir de korku eklenecekti belki ama ına rağmen keyifsiz bir gece geçirdim.


Huzursuz en doğru ifade


Sabah Bergama Müzesi, Asklepion ve her yerde karşımıza çıkan bir sürü tarihi eser


Asklepion gerçekten değişik bir yer. Zamanın şifahanesi olmasının verdiği ya da duyduklarımdan etkilendiğim.


Ama bir sürü şey öğrendim, araştırıp birleştirip yazmak istiyorum.


Çok gezen mi çok okuyan mı diye sorulur ya, nereyi gezdiğin ve ne okuduğun bence cevabı.


Bu seyahatim kültüre yatırımdı iyi ki dediğim. 


Çok şükür


Bergama gitmeyi aklımın ucundan geçirmediğim bir yerdi. Sadece seyahati kolaylaştırmak için konaklayacak bir durak olarak seçmiştim. 


Oysa gidilmesi gereken özel bir yermiş. 


Sen yola çık yeter ki, yol seni gitmen gereken yere götürüyor.


🙏🏻



Kitaplarla Kendime Düşünmeler

Marcus Aurelius 
(Kendime Düşünceler MS. 2. yy)

Okuyacağım kitapları kendim seçtiğimi sanıyorum ama sadece zamanı geleni okumaya başlayabiliyorum.

Tesadüflerle önüme çıkan kitaplar birinden diğerine sıçrarken, kendimi bambaşka bir noktada bulmama neden oluyor.

Şikayetçi değilim aksine çok memnunum.

Hayat benimle kitaplar aracılığı ile konuşuyor.

Dönüşüm, değişim için yol gösteriyor.

Kimler, neler?

Mesela şu an elimdeki

Kendime Düşünceler / Marcus Aurelıus

Öncekiler… (sıralı değil)

Neden Böyleyim? Nasıl Değişebilirim?/ Emre Özarslan

Momo /Michael Ende

Kendiniz Olma Alışkanlığını Kırmak /Joe Dispenza

Kızlar Annelerini Kaderini mi Yaşar? / Betül Demirkıran Dündar

Uyanış /Can Perimçek

Anılar Düşler Düşünceler / Carl Gustav Jung 

Kirpinin Zarafeti / Muriel Barbery

Seninle Başlamadı / Mark Wolyn (Zeytin Ağacı’ndan önce okuyup bitirmiştim)

Sinan Canan’ın bir kaç kitabı

Tatilde Tanıştığımız İnsanlar / Emily Henry

Yeryüzünün Bütün Fıstıkları / Başar Başarır

Yaşamak / Yu Hua

Büyümenin Türkçe Tarihi /Murathan Mungan

Bir de okuyup sevmediklerim, anlayamadıklarım var. 

Kafka Dönüşüm

Virginia Wolf  Deniz Feneri

Stefan Zweig Karmaşık Duygular




Cumartesi, Ağustos 03, 2024

Zihnimizde Neler Saklıyoruz?

Zihnimizde bizim bilmediğimiz o kadar çok şey saklıyoruz ki?

En olmadık anda ordan çıkıp “ben burdayım” dediğinde hayretler içinde kalıyor insan.

Geçenlerde bir film önerisi geldi Netflix’ten

Kıbrıs’da geçtiği için izlemek istedim. Tabi ki Güney Kıbrıs’ı görmek için özellikle

Oyuncu kadrosu geçerken Harry Connick Jr.

Tanıdık geldi, jazz söylüyordu genç yakışıklı 

Zihnin arkasından sürekli bir “Harry met Sally” sesi geliyor.

Google’layınca görüyorum ki, “It had to be you” o zamanlarki favori şarkım

Her şey derinlerde duruyormuş

Tıpkı 37 yıl sonra ilkokul arkadaşımla karşılaştığımızda, sanki daha geçen sene mezun olmuş gibi bütün sınıfı saymamız. O günleri hatırlamamız.

Her şey orda duruyormuş

Bu arada filme tekrar dönersek, Güney Kıbrıs, haliyle Kapalı Maraş’ın yaşam olan hali şirin ve çok güzel bir Akdeniz kasabası. Filmin adı “Aşka Atlamak”

Perşembe, Haziran 20, 2024

Çizgi Dünyam - Karikatür

Şanslı çocuklardık…

Çizgi romanlar, karikatürlerle büyüdük.

Amcam ve baba tarafından benden büyük kuzenler Teksas-Tommiks, Zagor okurdu. Bir de Gırgır olurdu her daim.

Anne tarafından kuzen abilerim ise Fırt’cıydı.

O zaman herkes koleksiyonerdi. Dergiler saklanır döne döne okunurdu. 

Hatta Fırt’lar, gri siyah telli karton dosyada tarih sırasına göre arşivlenmişti. 

Teksas Tommiks değil ama Gırgır ve Fırt okumayı çok severdim. Ama Fırt’ı daha çok 😊 renkli olmasından dolayı.

Sonra Red Kit’ler, Tenten’ler. Gazete yada dergilerin hediyesi olurdu. Hemen hemen A5 boyutlarında. Bir kitap bir macera 🤓

Bir de günlük takip ettiklerim vardı.

Hürriyet’in Kelebek ekinde, Güngörmüş’ler Şaban ve karısı, Basri ile Fatoş.


Hüdaverdi’nin kendi köşesi var mıydı, Basri’yi delirtmek için arada bir mi geliyordu emin değilim.

Pazar günleri ön tam sayfasında karikatüre yer veren Güneş gazetesinin haftasonu eki Güneş2 ve Bedri Koraman’ın zarif ve çok renkli çizgileri. İnce belli güzel kadınlar ve şık erkekler.

https://www.karikaturculerdernegi.com/karikaturculerimiz/bedri-koraman/

Eskileri düşününce, ne kadar sansürsüz, özgür, art niyetsiz, cinsellikle problemi olmayan bir toplummuşuz 😁

Okumayı öğrendiğimden beri karikatürler hep önceliğim olmuştur. Hatta önceliği bir yana okumadan gazeteyi bırakırsam işlerim ters gidermiş gibi totemim var. 😊

Bugün iş Sanat’ta 30 Haziran’da sona erecek Yazan Çizen; Latif Demirci sergisini gezerken aklımdan geçenler bu yazıya ilham oldu.

Press bey, karısı Media ve yardımcıları son yıllarda okumadan geçememe totemimin üyesidir.

Aslında karikatür sevdamın ilk dışa vurumu değil bu yazı, 

Avanak Avni ve Oğuz Aral, Huysuz İhtiyar 

https://dortyaprakliyonca.blogspot.com/2005/07/huysuz-ihtiyar.html

Salı, Haziran 04, 2024

Büyümedik Aynı Çocuklarız

 Okuduğum kitapların, zamanlamalarının bir algoritması olduğunu düşünüyorum.

Kitap alışverişlerimde Oksijen’in O2 eki çok fikir verir. Dergilerde okuduğum çeşitli yazılarda adı geçen eserler…

İlgimi çektiyse alınır dolaba yerleştirilir.

Ama hangisini ne zaman okuyacağım işte onu bilmem. O kadar okunmamış kitap arasından elim ona gider.

Yeryüzünün Bütün Fıstıkları’nı yeni bitirdim. Başar Başarır’ın eseri.Kırmızı Kedi’de vakit doldururken dikkatimi çekmişti. 


Şu an elimdeki Büyümenin Türkçe Tarihi; Murathan Mungan seçtikleriyle. 

Çocukluğumuzda iz bırakan hikayeleri günümüz yazarları orjinal hikaye ile birlikte kendilerinde bıraktığı izlerle yazmış.

O günlere dönmeyi, beni en etkileyen hikayenin ne olduğunu düşünmeyi ve çocukluktan beri okumadığım o hikayelerin bugün hissettirdikleri.

Nasıl şekillendirdi ruhumuzu o hikayelerdeki çocuklar?

Öyle yada böyle büyüdük. Büyümenin tam bir tarifi yok. Hala küçük bir çocuk gibi hırçınlaşıp, istediğimiz olsun diye tutturuyor, küsüyor oynamıyorsak hepimiz aynı çocuklarız. 

Büyümedik. 

Çocukken bilmeden yaptıklarımızı bile isteye yapıyoruz.

Beni mi hamgi kitap etkilemişti?

Ülkü Öğretmen - Mümtaz Zeki Taşkın

And - Ömer Seyfettin hatta ordaki Mıstık


Cumartesi, Mayıs 04, 2024

Kahve Savaşları

Artık imaj reklamı ekranda dönen her marka acaba halka arz mı olacak sorusunu düşürüyor insanın aklına. 

Bir dönem Kurukahveci Mehmet'in reklamları döndü bu aralar yok.

Espresso Lab 

Fakat bu yazının konusu

Kaç gr?

Kimin fincana ne kadar kahve koyduğu?

Espresso Lab 18 gr diyor açık hava reklamlarında dikkatimi çekti.

Cevap gecikmedi Viyana Kahvesi'nden 

"17 gr koyuyoruz ama masaya getiriyoruz" 

Çok başarılı bir yanıt bence. Kahvelerini bilmiyorum ama san sebastian cheesecakelerini ve servislerini beğenmediğim için bir daha uğramadım. 

Cevap başarılı ama deneyim ve ambiyans olarak Espresso Lab şu an piyasadaki rakiplerinden çok önde.

Espresso Lab Roastery tek başına başarı hikayesi. 

İlk roastery deneyimini Milano'daki tarihi postane binasını dönüştüren Starbucks'ta yaşayan biri olarak, ilk defa roaestry gören masum köylü değilim.


Ekim 2018 instagram paylaşımımın kısa videosu da burda.


Cumartesi, Nisan 27, 2024

Art İstanbul Feshane

 Feshane'nin fes fabrikası halini görmedim ama yöresel fuarlarla başlayan, duman kokularıyla amacından sapan bir yere dönüşmesine şahit oldum.

Ne mutlu ki bu kez de sanat merkezine dönüşmüş halini ziyaret ettim.

Sosyal medyanın da gücüyle modern sanat farklı amaçlarla da olsa artık toplumun her kesiminden ilgi görüyor :)

Şubat ayında açılan ve 19 Mayıs'a kadar sürecek olan Londra Tate Modern Sanat Müzesi koleksiyonundan Dinamik Göz: Optik ve Kinetik Sanatın Ötesinde.

Elektro manyetik müzik en ilgimi çeken eserlerden biri oldu.


Diğerleri de ışık ve renklerle oynayanlar :)



Aynı zamanda Türk grafik sanatının ustalarından  hattat ve cilt sanatçısı Prof.  Emin Barın'ın "Ne Senden Rüku, Ne Benden Kıyam" sergisi de aynı çatı altında.

Emin Barın'ın eserlerini aslında yıllardır görüyormuşuz da farkında değilmişiz.

Sergi alanında yer alan hayatı ve önemli eserleri hakkındaki bilgilendirme duvarı öğretici ve hayranlık uyandırıcıydı.

Anıtkabir'de yer alan Gençliğe Hitabe ve Onuncu Yıl Nutkunu taş kabartma üzerine altın varakla o yazmış.

Üstadın arap harfleri ve latin harfleriyle yaptığı çalışmalardan çok etkilendim.

Şuraya Mimar Sinan Üniversitesi Sanal Sergisinin linkini bırakıyorum. 

https://sanal-sergi.msgsu.edu.tr/emin-barin-sergisi/

Kronolojik hayatı için de bu link

https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/bir-yazi-sevdalisi-hattat-emin-barin/2090853#



Tavus Kuşu Güzelliği

Doğada güzellik konusunda torpil geçilen bir tür bence tavus kuşları...

Sürekli uzun kuyruklu tuvaletle dolaşan, göz alıcı renkleriyle şıklıkta rakip tanımayan... 

Ama erkek olmaları ne garip.

Dişileri etkilemek için göz alıcı kuyruklarını kullanan

Evet o kuyrukların dişileri etkilediği kesin :)

Kuyruk yapısı mı desem mekaniği mi desem öyle bir mühendislik dehası ki...

Açılışı, kapanması, silkelenmesi

Gazelle Resort otelinin kadrolu elemanı tavus kuşlarından biri beni beğenmiş olacak ki, dakikalarca şov yaptı :))

Erkek tavus kuşları mavi gözlerle süslü, sedefli, altın ve yeşil tüylerden oluşan kuyruğunu üreme döneminde açar. Böyle yapmakla dişisini etkilemek ister. Erkek tavus kuşları kuyruklarını kullanarak düşük frekanslı ses çıkarırlar. Dişilerine kur yapmak için tüylerini titrettiklerinde çıkan bu sesi bizler duyamayız.

Videodaki kuyruk titreme sesini bir tek ben duymuyorum değil mi? :)


Erkek tavus kuşunda her yıl yenilenen yaklaşık 200 kuyruk tüyü var.

Tüylerden 170 kadarı göz şeklinde; bunlar ‘göz tüyü’ olarak adlandırılır. Kalan 30 tüy ise yelpazeye son derece güzel görünen bir dış sınır çizen ’t tüyleri’dir.

Tavus kuşları kuyruk tüylerini sergilerken ortaya çıkan yelpazede göz tüyleri oldukça düzenli bir yayılım gösterir. Gözlerin her biri görünür durumdadır; çünkü yelpazede ön sırada kısa tüyler, arka sırada uzun tüyler yerleştirilmiş.

Tavus kuşu tüylerindeki desenlere baktığımızda, bunlardaki güzelliklere hayran olmaktan kendimizi alamayız. Bilim adamlarının son araştırmaları, bu desenlerin temelinde şaşırtıcı bir tasarım olduğunu ortaya çıkardı.


Bolu'da Bahar

 2011'den 2016 yılına kadar her yıl düzenli gittiğimiz orman ve spa otelimiz Gazelle Resort'e sekiz sene sonra tekrar gittik.

Erken gelen baharın etkisiyle 15 Nisan tarihinde bütün ağaçlarla çiçeklerle donanmış, çoğunlukla ağaçlar yeşil ama güneşe daha az yakın olanlar henüz bahara kavuşamamış.

Gazelle'ye gidilince istisnasız Gölcük ziyaret edilir, yemek yenir.

Yıllar sonra gittiğinde her şeyi eskisi gibi bulmak çok güzel.

Bu kadar bahar çiçekli bir döneme ilk kez denk geldiğimden, benim gibi erguvan, bahar çiçekleri sevici  için bulunmaz nimet.

Bu nedenledir ki bütün fotoğraflar bol miktarda çiçek içerir.









Neden bu otel?

İlk kez 2011'de yeni açıldığı sene ekim ayında gitmiştik. 

Ahşap ağırlıklı dekorasyonu, tek bir ağaç kesilmeden hatta ortadaki tek bir çınar ağacını merkeze alarak doğu batı yönünde iki blok olarak inşa edilmesi, arka tarafındaki ormanı, içindeki hayvanları, eski eşyalar, araçlarla dekore edilen bahçe ve lobi keyifli bir konaklama sağlıyor.


Ve tabi hamam, masaj seven biri için spa'sında barındırdığı zengin seçenekleriyle küçük bir cennet.

Mutfak haliyle Bolu'lu aşçılara emanet.

Biz gitmeyeli otelin ormanındaki parkurlar zorluk derecesine kapılarla ayrılmış, ne kadar yürümek istediğinize karar verip maksimum 2,2 km miss gibi bir ortamda yürüyebilir koşabilirsiniz.


Hele ki hafta içi bir dönemde giderseniz size özel ormanınızda tek başınıza muhteşem kuş sesleri eşliğinde vakit geçirebilirsiniz.

İnsan şehrin koşturmalı, gürültülü, mekanik hayatından böylesi bir yere gelince şaşkına dönüyor. 

Nasıl nefes alsam da ciğerlerime bu havayı stoklasam, kuş seslerini zihnime nasıl kazısam, n'apsam da şu ortamı zayi etmesem, ormanı içime soksam?

Deli sorularla, ne yapsam yeterli gelmiyormuş hissinden kurtulamamak...

Anı yaşayamamak, hep daha fazlası için yol aramak en büyük hatamız.

Fotoğraflar ve videolarla hatırlayalım o tatlı zamanları

 Güzel anların listesini de şuraya bırakayım.

Otele bakan yamaçta bulunan terasta kuş sesleriyle kitap okumak

16 Nisan 2024 tarihinde hava sıcaklığı 28 derece. Hakkı verildi havuz başında güneşlenildi, ısıtması olmayan havuzda yüzüldü. :)

2023 Ekim'de yaz kış 8 derece olan Azmak çayına girmiş biri olarak, benim için çok zorlayıcı değildi.

Her sabah yapılan orman yürüyüşleri

Sabahları kuşlar senfonisi ile uyanmak

Tavus kuşlarının güzelliklerinin tam tersi korkunç sesleri :) İkinci günden sonra biz mi alıştık, onlar mı daha az bağırmaya başladı bilmiyorum ama.

Çıplak ayak çimlerde yürümek

Gün batımına doğru ağacın altındaki bankta oturmak.


Daha önceki konaklamalarda birlikte olduğumuz sevdiklerimizle geçen zamanları hatırlamak

Bahçede akşam yemeği