Çarşamba, Aralık 19, 2007
Çarşamba, Aralık 12, 2007
Hayat Tesadüf Değil
Anneannem dermiş ki ağaçlara su yürüme ve çekilme zamanlarında ölümler artar diye. Doğayla bağlantı kurunca yaşananları, sonbaharda yaprakların kuruması tek tek kopup düşmeleri dünyayı da bir ağaç gibi insanları da birer yaprak gibi düşündüğümüzde örtüşüyor. Su yürüme zamanı baharı pek bağdaştıramazsam da büyüklerin söylediklerine inanırım.
Anneannem ve dedemi ilkbaharda kaybettik. Babaannemi sonbaharda. Liste uzayıp gider.
Bilirsiniz tesadüfen gelişen olayları birbirine bağlamayı anlam çıkarmayı seviyorum. Hayatın aslında hiç de tesadüfen akıp gitmediğini ispatlama derdi belki benimkisi.
Türk mağazacılık sektörünün en köklü ismi Vitali Hakko dün vefat etti. Bugün de Merter'deki fabrikanın bahçesinde cenaze töreni var. Dün akşam geçerken tören için alışveriş çadırının önüne başka bir çadır kurulduğunu gördüm. Bu sabah herşey hazırdı. Vakko'ya yakışır şık bir dekorasyon, korumalar yerlerini almış, hazırlıklar neredeyse tamamlanmış. Vitali Hakko'nun posterleri her yerde.
Vakko fabrikası satıldı. Yılbaşına kadar boşaltacaklar. Taşınma çalışmaları başladı. Geçenlerde kapı girişindeki tablolar özenle söküldü. Son çadır kuruldu, bitti. Ve şimdi de Vitali Hakko'nun kurduğu fabrika bahçesinde cenaze töreni yapılacak.
Yani bir ay sonra olsa, o tören orada olamayacaktı. Dedim ya hayat tesadüfmüş gibi yapıp, bize öyle bir hayat yaşatıyor ki.
Anneannem ve dedemi ilkbaharda kaybettik. Babaannemi sonbaharda. Liste uzayıp gider.
Bilirsiniz tesadüfen gelişen olayları birbirine bağlamayı anlam çıkarmayı seviyorum. Hayatın aslında hiç de tesadüfen akıp gitmediğini ispatlama derdi belki benimkisi.
Türk mağazacılık sektörünün en köklü ismi Vitali Hakko dün vefat etti. Bugün de Merter'deki fabrikanın bahçesinde cenaze töreni var. Dün akşam geçerken tören için alışveriş çadırının önüne başka bir çadır kurulduğunu gördüm. Bu sabah herşey hazırdı. Vakko'ya yakışır şık bir dekorasyon, korumalar yerlerini almış, hazırlıklar neredeyse tamamlanmış. Vitali Hakko'nun posterleri her yerde.
Vakko fabrikası satıldı. Yılbaşına kadar boşaltacaklar. Taşınma çalışmaları başladı. Geçenlerde kapı girişindeki tablolar özenle söküldü. Son çadır kuruldu, bitti. Ve şimdi de Vitali Hakko'nun kurduğu fabrika bahçesinde cenaze töreni yapılacak.
Yani bir ay sonra olsa, o tören orada olamayacaktı. Dedim ya hayat tesadüfmüş gibi yapıp, bize öyle bir hayat yaşatıyor ki.
Pazar, Aralık 09, 2007
Son Bir Hafta
Bir haftadır yazamadım. Aslında beyinden geçen düşünceleri kayda geçirebilecek bir şey icat olsaydı kesinlikle çok mutlu olurdum. İşe gidip gelirken trafikte yorgunluk ve uyku arasında kelimeler öyle güzel diziliyorlar ki; onları kaybetmek istemiyorum. Gel gör ki sonra ne onları yazıya dökebilmek için tekrar bir araya getirebiliyorum, ne de aynı konuda başka kelimelerle başka cümleler kurabiliyorum :((
Üzgünüm...
Geçtiğimiz hafta yoğundu. İki arkadaşımın aynı anda işyerinde olmaması iş yükümü fazlalaştırdı. Haftasonu da Bayramoğlu'nda yatılı eğitim olunca toparlanmak zor oldu. Farklı illerden arkadaşlarla bir arada olmak güzeldi. Ancak bir güne sığacak eğitimin iki güne yayılması sıkıcıydı.
Kaldığımız yerin deniz kıyısında güzel bir yer olması her şeyi daha çekilir kılıyor şüphesiz. Üstelik haftasonu yazdan kalma güneşli bir gün büyük ikramiye gibiydi. Öğle arasında odama çıkıp balkonda kendimi güneşin ve sessizliğin kollarına bıraktım. Sabah güneşin doğuşu, akşam körfezin ışıkları bana iyi geldi.
Üzgünüm...
Geçtiğimiz hafta yoğundu. İki arkadaşımın aynı anda işyerinde olmaması iş yükümü fazlalaştırdı. Haftasonu da Bayramoğlu'nda yatılı eğitim olunca toparlanmak zor oldu. Farklı illerden arkadaşlarla bir arada olmak güzeldi. Ancak bir güne sığacak eğitimin iki güne yayılması sıkıcıydı.
Kaldığımız yerin deniz kıyısında güzel bir yer olması her şeyi daha çekilir kılıyor şüphesiz. Üstelik haftasonu yazdan kalma güneşli bir gün büyük ikramiye gibiydi. Öğle arasında odama çıkıp balkonda kendimi güneşin ve sessizliğin kollarına bıraktım. Sabah güneşin doğuşu, akşam körfezin ışıkları bana iyi geldi.
Pazar, Aralık 02, 2007
2. Bebek Projesi
Bu haftasonu yaratıcı çalışmalar üst üste geldi ama yapacak bir şey yok. Son haftalarda üzerinde çalıştığımız projenin fotoğraflarını aşağıda görmektesiniz.
Biz projemize 2. Bebek Projesi diyoruz; çünkü ilki iki sene önce Ayşegül'ün ikizleri için yine bizim tarafımızdan yapılmıştı. Bu seferki projenin annesi de çok sevdiğimiz komşumuz Sündüz abla. Uzun bir aradan sonra oğlu Göktuğ'a bir kız kardeş geliyor. Pembe renkle çalışmak çok zevkli.
Sepet çalışmasının başı. Etrafa yayılmış malzemeler o anki hayallerimizle birleşip, sonunda aşağıdaki sepete dönüştü.
Dekoratif bir resim olmasını istediğim için sepet bir kez daha
Bu şekerlerin bir özelliği de aynı zamanda uğur getirmesi. Çünkü hepsine tek tek yapıştırılmış dört yapraklı yoncalar var. Yani bu şekerden alan bekarlar evleniyor, çocuğu olmayanların çocuğu oluyor, piyangodan büyük ikramiye çıkıyor. Bütün yoncalar da benim elimden çıktığı için seneye bu zamanlar evli oluyorum. :))) -valla ortada öyle bir durum yok-
Ve şekerlerimizzzzzzzz...
Bu da hastane kapısı için hazırlandı, klasik çelenkten farklı bir şeyler olsun istedik. "Hoşgeldin Melek" yazmayı düşündük üzerine ama bebeğin adını melek zannederler diye vazgeçtik. Ama fonda çalmasında bir sakınca görmüyoruz. Bu arada kısmetse bebek çarşamba günü dünyaya gelecek.
Bizim eserlerimizde fonksiyonellik de önemli olduğu için; kapının her iki tarafı da süslü olacak. Diğer taraf biraz daha sade. Eve dönünce sade olan sokak kapısında kullanılabilir, diğeri bebek odasında.
Hastane kapısında görüntülemeye sabredemediğim için oda kapısındaki provasını görüntüledim.
Biz projemize 2. Bebek Projesi diyoruz; çünkü ilki iki sene önce Ayşegül'ün ikizleri için yine bizim tarafımızdan yapılmıştı. Bu seferki projenin annesi de çok sevdiğimiz komşumuz Sündüz abla. Uzun bir aradan sonra oğlu Göktuğ'a bir kız kardeş geliyor. Pembe renkle çalışmak çok zevkli.
Sepet çalışmasının başı. Etrafa yayılmış malzemeler o anki hayallerimizle birleşip, sonunda aşağıdaki sepete dönüştü.
Dekoratif bir resim olmasını istediğim için sepet bir kez daha
Bu şekerlerin bir özelliği de aynı zamanda uğur getirmesi. Çünkü hepsine tek tek yapıştırılmış dört yapraklı yoncalar var. Yani bu şekerden alan bekarlar evleniyor, çocuğu olmayanların çocuğu oluyor, piyangodan büyük ikramiye çıkıyor. Bütün yoncalar da benim elimden çıktığı için seneye bu zamanlar evli oluyorum. :))) -valla ortada öyle bir durum yok-
Ve şekerlerimizzzzzzzz...
Bu da hastane kapısı için hazırlandı, klasik çelenkten farklı bir şeyler olsun istedik. "Hoşgeldin Melek" yazmayı düşündük üzerine ama bebeğin adını melek zannederler diye vazgeçtik. Ama fonda çalmasında bir sakınca görmüyoruz. Bu arada kısmetse bebek çarşamba günü dünyaya gelecek.
Bizim eserlerimizde fonksiyonellik de önemli olduğu için; kapının her iki tarafı da süslü olacak. Diğer taraf biraz daha sade. Eve dönünce sade olan sokak kapısında kullanılabilir, diğeri bebek odasında.
Hastane kapısında görüntülemeye sabredemediğim için oda kapısındaki provasını görüntüledim.
Etiketler:
Alışveriş,
Bebek,
Candan Erçetin,
Dekorasyon,
Hobi,
İş,
Yaratıcı
Cumartesi, Aralık 01, 2007
Yastık ve Minderler
Daha önce de söylemiştim; ilk fırsatta bizim evdeki yaratıcı çalışmaların fotoğrafını koyacağım diye...
Bizim evde iki tasarımcı ve dikiş diken olunca, böyle şeylerin çıkması kaçınılmaz oluyor. Annem ve ablamın eserleri bunlar, arada bir benim de ufak tefek katkılarım fikirlerim olmuyor değil.
Son bir yıl içinde evimizin dekorasyonuna eklenen yastık ve minderler...
İlk fotoğraf annemin dikiş odasından; kapıyla dikiş makinesi arasında kalan boşluğa uygun minik bir oturma yeri. İçindeki pamuk yer yatağı, üçe katlanmış olarak.
Bu da bizim odadaki yer minderleri, daha önce sade bordo kadife sade kılıfları vardı.
Koltuklara uygun süs yastıkları; hepimizin tasarımda emeği var.
Ve son olarak salondaki yer minderleri. Kumaşı kendinden desenli değil. Mor ve krem rengi düz parçaların üzerine harç dikilip puzzle gibi tek tek bir araya getirildiler. En çok saçaklarını seviyorum. Tasarım ablama ait.
Bu tasarımları gerçeğe dönüştürürken malzemeler şüphesiz ki çok önemli. Harçlar ve bazı döşemelik kumaşları Kağıthane ve Bakırköy'de şubeleri olan Toteks'ten aldık. Mor ve krem rengi kumaşlar ise İMÇ'de Aydın Tekstil'den.
Bizim evde iki tasarımcı ve dikiş diken olunca, böyle şeylerin çıkması kaçınılmaz oluyor. Annem ve ablamın eserleri bunlar, arada bir benim de ufak tefek katkılarım fikirlerim olmuyor değil.
Son bir yıl içinde evimizin dekorasyonuna eklenen yastık ve minderler...
İlk fotoğraf annemin dikiş odasından; kapıyla dikiş makinesi arasında kalan boşluğa uygun minik bir oturma yeri. İçindeki pamuk yer yatağı, üçe katlanmış olarak.
Bu da bizim odadaki yer minderleri, daha önce sade bordo kadife sade kılıfları vardı.
Koltuklara uygun süs yastıkları; hepimizin tasarımda emeği var.
Ve son olarak salondaki yer minderleri. Kumaşı kendinden desenli değil. Mor ve krem rengi düz parçaların üzerine harç dikilip puzzle gibi tek tek bir araya getirildiler. En çok saçaklarını seviyorum. Tasarım ablama ait.
Bu tasarımları gerçeğe dönüştürürken malzemeler şüphesiz ki çok önemli. Harçlar ve bazı döşemelik kumaşları Kağıthane ve Bakırköy'de şubeleri olan Toteks'ten aldık. Mor ve krem rengi kumaşlar ise İMÇ'de Aydın Tekstil'den.
Etiketler:
Alışveriş,
Dekorasyon,
Ev,
Hobi,
Yaratıcı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)