Pazartesi, Ocak 16, 2006

Kum Tanesi

Kumdan bir kale yaparsın dalga gelip yıkar; birileri gelip tekme atıp gider darmadağın eder herşeyi.

Kumdan; ateşte bir kor yaparsın teninde hissedersin ateşi, yakar. Ustalıkla çevirip, maharetle üfleyip şekillendirirken bir öncekine benzemeyen bir öncekine benzemeyen camdan kalpler yaratırsın. Biri gelir kırar ya da sen avuçlarından kayıp düşmesine engel olamaz cam kırıklarına baka kalırsın.

Yıkılan kumdan kaleni aynı kumlarla bir kez daha yapsan da; cam parçalarını ateşte eritip bir kez daha şekillendirsen de hiç bir şey eskisi gibi değildir. Olmaz...

Cuma, Ocak 13, 2006

PazarAkademi

Bu siteye başlarken yazdığım yazıda; blogumda pazarlama ve kişisel gelişim konularında yazılar olacağından bahsetmiştim. Kişisel gelişim konusunda çok olmasa da yazılarım oldu; ancak pazarlama konusunda kendimi kötü hissediyorum. Sadece birkaç kısa yazı… Oysa pazarlama; üzerine çok fazla yazı yazmak, farklı şeyleri bulup paylaşabilmek istediğim bir alan olmasına rağmen böylesine verimsiz olmak beni mutsuz ediyor.

Pazarlama ile ilgili blogları keyifle takip ediyorum, ancak aynı kalite ve derinlikte yazılar yazamama endişesiyle bir şeyler yazmaya çekiniyorum .

Pazarlama akademisyenleri başta olmak üzere pazarlamaya gönül veren herkesin yazabileceği yeni bir blog yayına başlamış. En azından bu duyuruyu yaparak pazarlama camiasına olan görevlerimden birini yerine getirmiş olurum.

www.pazarakademi.blogspot.com

Umarım en yakın zamanda ben de pazarlama yazıları yazmaya başlarım…

Perşembe, Ocak 12, 2006

Kapadokya Fotoğrafları II - Güvercinlik Vadisi

Kapadokya gezisinin fotoğraflarına uzun bir aradan sonra devam ediyorum.

Karşınızda Güvercinlik Vadisi...


Yöre halkının bir dönem geçim kaynağının güvercin gübresi olmasından dolayı, buradaki kayalar güvercinlerin yuva yapması için uygun hale getiriliyor ve belli dönemlerde açılan bir delikten bu gübreler toplanıyormuş. Güvercinlik vadisindeki tüm kayalar da bu amaca hizmet etmiş.




Güvercinlik Vadisi’ni kuşbakışı gören seyir terası denilebilecek yeri gördüğümde adeta büyülendim. Üstelik tam karşıda görünen karlı Erciyes Dağı ve bu manzaranın oluşmasını sağlayan güneş büyünün etkisini artırıyordu. Ve arkadaki hediyelik eşya mağazalarının birinden yükselen enstrümantal müzik. (Daha sonra başka yerlerde de duyduğum bu müziğin kime ait olduğunu sonunda bir satıcıdan öğrenip satın aldım. Ada Müzik’ten Köprüler diye bir albüm, etkileyici parça ise “Gülümcan”)


O an hissettiklerimi tarif edebilecek ne bir kelime ne de duygu var. Sadece bu duyguyu tekrar yaşamak istediğimi biliyorum.