Bir kez daha Konya dedim...
Daha önce gidip görmüş te olsam bir kez daha gitmek güzeldi...
Bi daha da giderim...
Biraz daha yakından tanıdım Konya'yı...
Günübirlik Konya turu yapmak isteyenlere rehber olsun gezip gördüklerimiz,biz de hatırlamak istediğimizde dönüp bakalım diye not düşelim günlüğümüze...
Sabah 6:35 uçağıyla İstanbul'dan havalanıp erkenden Konya'ya inince uyuyan bir şehir karşılıyor sizi...
İlk olarak Meram'a doğru yol alıp camlarına tuz dökerek medet bulmayı umanların da ziyaret ettiği Tavus baba türbesini ve yanı başındaki ahşaptan yapılma 15. yy'dan kalma bir camiyi ziyaret ettik. Meram çayına yukardan bakan kuş sesleri suyun şırıltısıyla sabah saatlerinde huzur içerisinde vakit geçirilebilecek bir yer olduğunu düşünüyorum.
15. yüyıldan kalma ahşap caminin abanoz direkleri ve çatısı bildiğimiz camilerden çok daha farklı hisler uyandırıyor insanda. Yaradanla zihinsel iletişime geçilen ibadette ahşabın iletkenliği belki de burayı daha özel kılıyor.
Meram Çayı üzerindeki köprü sonbaharın sarı yapraklarıyla hüzünlü bir huzur veriyor...
Dümdüz bildiğimiz Konya'nın bi yükseltisi varmış...
Akyokuş...
Akyokuş Tabiat Parkı'nda mükellef bir kahvaltıyla güne başlamak harikaydı...
Konya'yı kuşbakışı seyredebileceğiniz güzel bir yer...
http://www.akyokuskonya.com
Kahvaltı'dan sonra 6000 yıllık geçmişi olan Sille Köyü'ne uğruyoruz.
MS.371'de inşa edilen Aya Elenia Kilisesi'ni ziyaret ediyoruz.
Son zamanlarda sevgili turist rehberi arkadaşlarımla İstanbul kiliselerinde yaptığım ziyaretlerden bi hayli tecrübe kazansam da...
Ziyaretçiler için konulmuş açıklayıcı tabelalar hoşuma gitti...
Tavanlardaki abartılı renklendirilmiş resimler yerine perdelerin arkasında kalan duvardaki gerçek resimler daha çok ilgimi çekiyor....
Otantik bir Sille evi, sahibi bir mimar daha doğrusu kapıda asılı tabeladan öyle olduğu düşüncesine kapılıyorum...
Arnavut kaldırımı yolların atasının Sille sokakları olduğu söyleniyor
Bir kaç küçük çömlek dükkanında yarısı çin yarısı yörede yapılan seramiklerden oluşan hediye seçeneklerini keyifle değerlendirebilirsiniz.
Sille'den sonra tekrar şehre dönüyoruz, kahvelerimizi Japon Parkı'nda içiyoruz...
Japon mimarisinin hakim olduğu sevimli güzel bir park, kahvaltı ve yemek için bi kaç kişilik grup olarak kapatabileceğiniz şirin odaları var...
Ve tabiki Konya'yı bu kadar kıymetli kılan Hz. Mevlana Türbesi
Şehrin içindeki diğer türbeleri ve Alattin Tepesi'ni dolaştıktan sonra Şifa'da yemek molası ardından biraz daha alışveriş...
Tandır ekmeğini yerinden almak için Hanımeli'nin hanım ustalarının yanında aldık soluğu...
Keyifli bi sohbetle alıp ekmeklerimizi çıktık. bu arada facebook'a koyun resmimi diyen ablaya selam olsun facebook, twitter, blog neresi varsa koyduk merak etmesin :)))
Ve Mevlana Kültür Merkezi'nde her cumartesi 20:00'de başlayan sema töreni...
Harika bir salon, etkileyici ışıklandırma
Uçağa yetişmek için sonuna kadar kalamadığımız bir deneyim oldu...