Perşembe, Ekim 07, 2010

Kıbrıs Tatili - Mavi Köşk

ETS'nin Pınar'la Migel'i varsa sizin de dört yapraklı yonca'nız var :))
Gezip eğlenmeye, gördüklerini anlatmaya devam ediyor...

Bundan çoook uzun zaman önce -en azından 10 sene vardır- bi arkadaşımın Kıbrıs seyahatinden dönünce anlattığı o günden beri de görmeyi çok istediğim Kaçakçı'nın Köşkü'ne gitmek bu seneye kısmetmiş.

Girne'ye 30-35 km mesafede Çamlıbel bölgesinde askeri bölgenin içinde çok özel bir ev burası. Kapısına gidene kadar hiç bir şekilde hiç bir yerden göremediğiniz evin seyir terasından aksine her yeri görebiliyorsunuz.

İtalyan asıllı rum olan Paulo Paolides tarafından 1957 yılında yaptırılan köşkün yerini kimsenin öğrenmemesi için  inşaatında çalışanların Paolides tarafından öldürüldüğü rivayeti var.


Kadın misafirleri için süt havuzu bile yaptıran Paolides'in cinsel tercihlerinin çeşitli olduğu yönünde de rivayetler var, pembe bornoz ve terlikleri midir buna sebep bilinmez.


Mavi rengin ağırlıklı kullanıldığı köşkte farklı renklerde pek çok oda ve çok şık mobilyalar var.


Çalışma odasındaki kütüphanede Paolides'in kitapları duruyor, çalışma masası ve koltuğu uzun saatler çalışmak üzere özel olarak üretilmiş.
3 kat elyaftan yapılan çalışma odasının perdeleri hemen camın dışındaki havuzun sesini öyle bir kesiyor ki hayretler içinde perdeyi defalarca açıp kapatmanıza neden oluyor.


mevsime göre renk değiştiren bukalemun derisinden içki dolabı her mevsim farklı bir renge bürünüyormuş. Son cilasının sonbahara rastlaması nedeniyle sarı kaldığı söyleniyor.
Ve evin en sevdiğim malzemesi :))
Ben de evime bu seramiklerden yaptırıcam, kaçak maçakçı ama Paolides'le ortak çok yönümüz olduğunu düşünüyorum.
Hem Kova burcu, hem Yonca sever :))))
Yemek salonunun tüm yerleri yoncalı karolardan, uzun süre ayrılamadım bu odadan :))

Bu da denge heykeli deprem habercisiymiş

Sanat eserlerine düşkün bir adam olduğu için pek çok tablo duvarları süslüyor

 Gül ağacından sehpalar
 Oldukça büyük Meryem Ana resminin özelliği odanın neresine giderseniz gidin gözleri, elleri ve dizleri sizi takip ediyor. Ayrıca altın rengi olan yerleri gerçek altından yapılmış
 9 noktalı aynayla odanın her köşesini kontrol altında tutarak arkadan gelen saldırılara karşı kendini korunmaya çalışmış. -Paolodis paranoyakmış sürekli öldürülme korkusuyla yaşamış ve bir mafya çatışmasında İtalya'da su testisi su yolunda kırılmış 80'lerde)

 Yatak odasının bir penceresi doğuya diğeri batıya bakıyor yani güneşin doğuşunu ve batışını yatağından seyredebiliyormuş

Duvarlarda ferforjeden burç sembolleri var. Ama kova burcunun sembolünü bulamadık Arzu'yla :((



Bu da mutfak-yemek odası. Bazı yerlerde taverna diye geçiyor. -resim çekmekten kaçrmış olabilirim bu bilgiyi- Herkes kaldığı odanın rengindeki masada otururmuş yemekte.


Bu da şarap sebili. Aslanın ağzından akan şarap küpe, küpten tekrar aslanın ağzına devri daim oluyormuş

Bahçedeki dilek havuzu. Bu niyetle mi yapılmış yoksa gide gele bizler mi yapmışız bilinmez

Bir de bu havuz için bir rivayet var...

Paolides üst kattaki yatak odasından havuzda yüzen kızlara elma atıyormuş elmayı kim yakalarsa geceyi onunla geçiriyormuş ama yakalamazsa bahçıvan giriyomuş sahneye.


Köşkün seyir terasında açık havada Toros dağları bile görünüyor diyorlar

En ilginç yerlerden birisi de burası. Mafya avukatı olan Paolides savunma konuşmalarını bu çemberin içinde yapıyormuş. Gerçekten çemberin içine girip konuştuğunuzda sesinizin titreşimlerini içinizde hissedip kendi kendinizi duyuyorsunuz. Ama çemberin dışına çıktığınızda her şey normal. Anlatılmaz yaşanır...

Aslında Kıbrıs'ta alışveriş edecek çok ilginç bir şey yok ama söz konusu taklit çanta olunca kadınlar adeta birbirini kırıyo. Yalnız şu saatten sonra Louis Vitton'un orjinalini verseniz almam o kadar ööö geldi yani.
Ama söz konusu kumaş olunca Kıbrıs'ın kumaşları eskiden de meşhurdu. Geçenlerde Derviş Bağzıbağlı'nın ropörtajında dedesinden ve Kıbrıs'taki mağazalarından bahsediyordu. Görünce bi uğruyim dedi. Şık bir ceketlik kumaş aldım, biraz sohbet ettik, bilir misiniz benim oğlum torunum var İstanbul'da dedi.

Sonra Kıbrıs'ta başka napılır?

Kumarhane kültürüyle tanıştık, artık jeton, kol devri bitmiş. ATM'ye verir gibi kağıt parayı veriyon canavarın ağzına sonra düğmelere basıyosunn garip garip sesler çıkarıyo. Bi bakıyosun 3'e 5'e katlamışsın parayı bi bakıyosun "Game Over"

Malum Yonca'yız. Gülay'da tutturdu yoncalı makina olsun, ortada dolanan görevlilere sorduk var mı yoncanız?

Ama Yonca'nın yoncaya faydası yokmuş kumarda anladım, aşkta kazanmayı bekliyoruz artık :)))




Hava çok güzeldi, denize girdik, güneşlendik. Kızlar çetesi olarak Kıbrıs'a neşe kattık.
Bu ne derseniz?

Benim yaramaz kendi hediyesini kendi seçti. Rafa koyduğum tobleronu 3. dakkada bulup bu hale getirdi.

Hiç yorum yok: