Salı, Temmuz 27, 2010

O ne yağmur o...


Sıcaktan kavrulurken akşam saatlerinde bi de baktık kara bulutlar sarmış dört bir yanı...

Arada bir bir ışık parlaması oluyor sanki derken, şim şim şimşekler çakmaya başladı...

Kavron yaylasından buzul göllerine tırmanırken ki maceramız geldi aklıma, çömesim geldi ama zaten serviste oturuyordum :))

O günkü şiddetli doludan yağar mıydı, yağsa da onun gibi olur muydu?

Tek tük iri damlalar ard arda düşerken şiddetli bir sağanağa dönüşüverdi

O kadar şiddetliydi ki duştan akan su gibi...

Acaba avucumuza döküp şampuanı bi köpürtüp bi de durulanmaya yeter miydi zaman???

Karadeniz yaylalarından sonra yağmurla daha bir samimi oldum. Islatsın beni sevineyim.

Ne yazık ki ben servisten indiğimde kaybetmişti şiddetini ıslandım ama istediğim kadar da çok değil. Tabi ki bu rahatlığımın ardında eve gidiyor olmamın da etkisini unutmamak gerek.

Hiç yorum yok: