Her ay başında olduğu gibi bu ayın da ilk günleri yoğun geçtiği için yazmaya hiç fırsat bulamadım.
Cuma akşamı Karaköy Liman Lokantası'nda iftardaydım. Cuma akşamı çok şiddetli yağmur yağdığı saatlerde şemsiyemle yolda yürüyordum. Ancak pek çok insan da şemsiyesi olmasına rağmen mağazaların ve evlerin kapıları içinde yağmurun şiddetini azaltmasını bekliyordu. Bense içimde garip bir huzur ve neşeyle, yüzümde hafif tebessümle yağmurun şiddetinden keyif alıyordum. Aslında bu tebessüme yaptığım en keyifli metro yolculuğunun katkısını da inkar etmemek gerek.
Bindiğim vagonda 3-4 yaşlarında bir erkek çocuk poşet içindeki pamuk şekeriyle ilgili olarak ağlıyordu. Annesi ve babası ile birlikte seyahat eden çocuğun probleminin ne olduğunu, "yıllardır yemedim" demesiyle herkes anlamış oldu. Sanırım pamuk şekerini eve gitmeden yemek için son kozunu oynuyordu. Sadece 3-4 yıllık ömründe -yıllardır yemedim- diyecek kadar çok istemişti pamuk şekerini. Bütün vagon gülmeye başladı.
Biraz ilerdeyse annesinin kucağında oturan henüz bir yaşını doldurmadığını tahmin ettiğim iri kahverengi gözlü bebek; gözlerini dikmiş kırpmadan yan tarafta oturan adama bakıyordu. İlgiye kayıtsız kalmayan adamsa öpücükler ve hareketler yaparak gülümsetmeye çalıştıysa da, tepkisiz bir şekilde gözlerini kırpmadan seyretmeye devam etti. Bakışları ne yanında oturana, ne ağlayan çocuğa hiç bir şeye kaymadı. Ta ki gözlerini diktiği kalkıp gidene kadar. Kısa bir süre onu takip etti ama yerine başka biri oturduğunda gözler yine aynı noktadaki başka birisine dikildi. Aynı takip devam etti. Ama bu kez direnci kırılmış olmalı ki küçük gülücüklerle içimin ısınmasına neden oldu.
Ve Liman Lokantası........
Daha önce duyduğum ama hiç gitmediğim Liman Lokantası manzarasıyla muhteşem. Gün batımında bir de yağmur sonrası İstanbul'un güzellikleriyle sadece midemizi değil ruhumuzu da doyurduk diyebilirim. Dekorasyon ve yemeklerin iyi olduğu mekanda iftar boyunca canlı fasıl ve iftar saatinde masaların arasında dolaşan davulcuyla keyifli bir yemek yaşadık. Ancak ramazan nedeniyle herkese herşeyin aynı anda sunulmasının getirdiği zorluktan kaynaklandığını düşündüğüm bir servis problemi vardı ki; ramazandan sonra bir kez daha gidip kontrol etmek şart oldu.
Bulunduğu semt ve bina itibariyle köhne sayılabilecek bir binada; restoranın kapısından içeriye girince kendinizi farklı bir dünyada buluyorsunuz.
Bu arada iftar seçenekleri yazımda belirttiğim 25 YTL KDV hariç fiyatı.
Güzel bir akşamdı ama henüz hayalimdeki iftar yemeği olmadı
2 yorum:
Benim favori yerim Eminönü Hamdi Et Lokantasıdır..Mısır çarşısını geçtikten sonra İETT duraklarının arkası..
Evet Hamdi'nin methini ben de çok duydum. Olursa ramazan'da yoksa ilk fırsatta gitmek istiyorum.
Yorum Gönder