Elinde ki Barbie’li kalem kutusu, pembe eteği ve iki yandan örgü saçlarındaki pembe tokalarıyla yarın okula gideceği belli; karşı evin balkonunda küçük kızın.
Elinde tuttuğu fincandaki suyu 3. katın balkonundan, bahçede park etmiş siyah arabanın üzerine döktü. Sonra gidip bir bardak daha doldurdu, ağır ağır yine arabanın üstüne boşalttı. İkinci ve üçüncü bardaklarla devam etti. Ama artık her döktüğü sudan sonra kimse onu görmesin diye bir süre balkonun içine sinip beklemeye başladı. Bardağı gidip içeri bıraktı. Bu kez balkondaki damacana pompasının ağzına, ağzını dayayarak ağzına doldurduğu suyu arabanın üzerine boşaltmaya devam etti. Yaptığı yaramazlıktan büyük bir keyif aldığı belliydi. Benim de onu izlemekten...
Ben ondan bir kaç kat yukarda olduğum için beni farketmesi yaramazlığın sonuna denk geldi. Bir süre gözlerini dikip bana baktı; ben de ona bakmayı sürdürdüm. Önce omuz silkti; tepki vermeyişime hatta gülmeye başlamamaysa dil çıkararak karşılık verdi. Ve içeri girdi.
Hangimiz yapmadık ki böyle yaramazlıkları; unuttuk mu nasıl keyif aldığımızı? Açıkçası ben unutmuştum. O kız çocuğunu seyrederken, suç ortağıymışcasına eğlendim. Kendi yaramazlıklarım geldi aklıma.
1 yorum:
:) biz daha neler yapardık :)))) allahtan sadece arabanın üzerine su dökmüş :D
Yorum Gönder