Yıllar sonra ilk kez pazarlama kitapları aldım.
21 sene önce pazarlama beni çok heyecanlandıran, ilgili şeyleri okumaktan çok keyif alan bir insandım.
Yani 2000’ler
Sonraki bir kaç yıl daha heyecan ve ilgim devam etti, hala blogumun ilk yıllarında pazarlama yorumlarım, dikkatimi çeken iletişimler pek çok yazımın konusu olmuştur.
Pazarlama trendleri, yenilikler neler takipteydim.
Ve sonra iş yoğunluğu denen öğütücü göz diktiyse hayatınıza sevdiğiniz, ilgi duyduğunuz ne varsa öğütmeden rahat etmez.
Etti.
Benim hayatımın içine etti.
Proje üret ama yarım günün var, kampanya bulalım ama sabah kadar düşün. Her şey yalap şap hiç bir şeyi anlamadan sindirmeden.
Pazarlama mezunuyum diye kendimi düşünürken bir kaç ay önce Anadolu Üniversitesi’nin pazarlama ders notlarına baktığımda benim öğrendiğim pazarlamanın temel prensipleri dışında her şeyin artık ne kadar yabancısı olduğunu gördüm.
Evet pazarlama mezunuyum. Dijital kanallar müdürüyüm ama gel gör ki yeni pazarlama araçları, yöntemlerine yetişememişim.
Emekliliğime 7 yıl kalmış şunun şurasında yuvarlanır giderim demek karakterime ters.
Çok şükür ki yıllar pek çok konuda heyecanımı ve tutkumu yok etmişse de hala kendimi harekete geçirecek işsel gücüme bir şey yapamamış.
İş ve özel hayatımızı mart 2020’den beri tepe taklak eden pandemide hiç kitap siparişi vermediğimi DR’da ev adresimin kayıtlı olmadığını görünce anladım.
İki kitapla pazarlamaya dönüyorum. 😃
Bekleyin beni 😉
Tabi Philip Kotler’ın hala hayatta olması ve bu kitabı yazıyor olması bana ilginç gelse de, pazarlamada değişmeyen tek şey Philip Kotler’dır diye iğrenç bir espri yapmaktan da kendimi alamayacağım :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder