Güneşli bir İstanbul gününde öğlen saatlerimi kırmızı, yeşil ve sarı yapraklara bürünmüş ağaçlar arasında yürüyüş yaparak değerlendirmek istedim. Günlerden pazartesi olmasına rağmen, yemyeşil çam ağaçlarına ya da bahçelerin duvarlarına sarılmış kırmızı sarmaşıklar, sımsıcak güneş, masmavi gökyüzünde beyaz dalgalı bulutlar herşeyi unutturmaya yetiyor insana.
Dönüş yolumda, arkadaşımla birlikte etraftaki renk cümbüşü ve ağaçları incelerken çığlık çığlığa bağıran karga sesleriyle irkildik. Onlarca karga daireler çizerek ve çığlık atarak uçuyorlardı. Anlam veremedim. -Hayırdır inşallah- deyip, anayola indiğimizde taksinin bir kargaya çarptığını ve başka birisi tarafından da yolun kenarına kaldırıldığını öğrendik ve gördük.
Öylece kaldım. Hani şu aptal karga, kara karga, çirkin karga, hırsız karga ama kimsenin söylemediği kaybettikleri arkadaşları için ortalığı birbirine katan dost karga.
1 yorum:
Her gün dünyada binlerce insan gözümüzün önünde ölüyor. Kargalar kadar bile olamıyoruz değil mi yonca hanım ?
Yorum Gönder