Perşembe, Nisan 03, 2008

Kapalıçarşı'da

Cumartesi günü esen rüzgar, bizi Kapalıçarşı'nın Beyazıt kapısından içeri doğru attı. Ne çıkarsa bahtına deyip sokaklara, aralara itti. Bir yandan hiç bir güzelliği kaçırmamak için sokaktan sokağa geçiyorsun, diğer yandan diğerlerini kaybetmemeye çalışıyorsun. Ve almak istediğinden çok uzaklaşmış olduğunu görüyorsun.

Son gezimizdeki en büyük keşfimiz Stonebul.

İstanbul temalı kolye, yüzük, bilezik, küpe gibi son derece orjinal tasarımlara sahip aksesuarlar var. Gümüş ve yarı değerli taşların altınla kaplanması sonucu elde edilen muhteşem eserlerle karşı karşıya kalıyorsunuz.

Ablam kendine lale ve ay motiflerinin inciyle birlikte kullanıldığı çok hoş bir kolye ve onu tamamlayacak bir çift küpe aldı. İlk fırsatta resmini çekip koyacağım, çünkü internet siteleri yapım aşamasında. Vitrinden kendinizi alamıyorsunuz. Ama benim en çok hoşuma giden; padişahların kavuklarının önüne taktıkları -sanırım adının sorguç olması lazım- tüylü ve taşlı iğneler. Yaka iğnesi olarak rahatlıkla kullanılabilir yada bir topuzda çok şık olabilir.
Mağaza da Kapalıçarşı'daki pek çok dükkandan farklı dekore edilmiş. Kırmızı ve kadife ağırlıklı oryantal bir havası var. Köşede ve iki cephesinin de tamamen vitrin olması ferah bir ortam sağlıyor. Görmenizi tavsiye ederim. Tabi yerini soracaksınız. Ama ben yerini söyliyemiycem çünkü Kapalıçarşı'da bir yeri tarif etmek beni aşan bir durum. Ama broşüründe Kavaflar Sokak yazıyordu.


Kapalıçarşı'ya gidince öğrendim ki; Tuluyhan Uğurlu pazar günü orada konser verecekmiş. Geçen yılda vardı ama ben gitmemiştim. Biletleri aldım inşallah pazar günü 17:00'de sadece konser için özel olarak açılacak Kapalıçarşı'da olacağım. Gelirseniz görüşürüz.

Tuluyhan Uğurlu'nun eserlerini severim, Kapalıçarşı'yı her zamankinin aksi haliyle görmeyi isterim, nostaljiyi severim. Yani benim gitmem lazım