Cumartesi, Eylül 24, 2022

Ekinoks

 Gece ve gündüz bir kez daha eşitlendi ve geceler uzamaya günler kısalmaya başlıyor.

Geçen sene bu zamanlarda yine Mağosa’da sabah güneş, akşam ay peşinde dolanırken o sabah ay ve güneş karşı karşıya muhteşem bir seyirlik.

22 Eylül 2021 tarihli video kaydım



Cuma, Eylül 23, 2022

Sanat Dolu İstanbul

 Finans sektöründe 2 hafta üst üste izin yapmak gibi bir zorunluluk var. Bu nedenle iznimin bir haftasını deniz, kum, güneşe ayırınca geri kalanda da yapmak isteyip fırsat bulamadıklarıma ayırmak iyi geliyor.

Bu sene şansıma Contemporary İstanbul ve İstanbul Bienali’nin açılışı bu müsait haftama denk geldi.

Bienal Kasım’a kadar sürüyor ama Contemporary 5 gündü.

Öncekileri sosyal medyadan ziyadesiyle görmüştüm. Metrelerce giriş kuyrukları olmuştu ve Lütfi Kırdar’daydı.

Bu seneki Haliç’te Tersane İstanbul’da yapıldı. Tersane’nin durumu ayrı bir konu. 

Çocukluğumda doklardan gelen çekiç seslerini Haliç’in karşı yakasından dinleyen, biten gemilerin kızağa alınıp düdüklerle suya indirilişini seyreden biri olarak orayı görmek benim için çok değerli. (Dok, gemileri kıyıya çekerek suyla bağlantısının kesilerek gövdesinde tamirat yapmaya imkan tanıyan havuz tesis anlamına geliyor)

Kısaca Cİ olarak anacağım etkinlik bir sanat fuarı. Sanatçılarla alıcıları bir araya getiren orjinal, yaratıcı, ne var ki bunda ben de yaparım bunu dediğimiz şeylerin de yer aldığı bir sergi. Modern sanat pazar yeri de diyebiliriz.

Haliç kıyısında olması nedeniyle denizden ulaşım için motor seferi konması çok iyi düşünülmüştü. Deniz yoluyla bireysel gelmek isteyenler içinse deniz taksi ve şahsi yatlarını da kullananlar çoktu. 

Bulutlu, güneşli tatlı bir İstanbul öğleninde Karaköy’den Hasköy’e yolculuk yapmak keyifliydi. Uzun zamandır Haliç vapuruyla yapmak istediğim gezintiyi az da olsa yaptım denebilir.

Serginin eserlerinden Haliç’e atılmış gümüş rengi küre çekici bir çekim unsuruydu. Biz gibi herkes hakkını verdi bence😁

Bu tarz çalışmalar görme biçimlerimizi etkiliyor bence. Hep aynı şeylere aynı şekilde bakmaktan ister istemez körleşiyoruz. Yeni bir bakış, beyne bir tetikleyici oluyor bence. Dediğim gibi bazı eserlere biz bunu çöpe atıyoruz ki, bu mu sanat dedirtiyor insana ama yapan yapmış ve satışa koymuş. Kıskanmayalım 😂

İlgimi çeken eserlerden bazılarının fotoğraflarını koysam da Reels’imi mutlaka seyredin derim. Biz de Gülay’la sanat yaptık orda. İphone’un sinematografik çekim özelliğinden yararlandık. 👩‍🎨

Dış mekanda ki yeme içme yerleri Haliç manzarasında, ısıtan Eylül güneşi ile gerçekten çok keyifli bir gün yaşattı bize.

Niyet - Kısmet (Arkeoloji Müzesi)

Bugünki planım İstanbul’un en güzel kütüphaneleri listesinde yer alan Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müzesi ve Kütüphanesi’ni görüp orada yazı yazmaktı.

Çantamı toplayıp Gülhane’ye gitmek üzere yol çıktım.

Hava sabahki tatlı güneşin aksine, serin ve kara bulutlarla yağdı yağacak. Üşüme ve ıslanma garantili.

Yağmurluk mu, şemsiye mi derken şemsiyede karar kıldım.

Ama bir şeyi göz ardı etmiştim,

Şemsiye alırsan yağmaz 😂

Şemsiyem de öyle katlanıp çantaya girenlerden değil, rahmetli Celal Birsen markasının baston şemsiyelerinden.

Yağmur çiselese de şemsiye açacak değil.

Gülhane’ye geldik.

Nerdeymiş bu müze diye bakarken, ana girişin hemen solundaymış. 

Kapalı mı acaba derken 6 Haziran 2022’de restorasyona girdiği yazısını gördüm.

“Üzüntü ve muz kabuğu”repliğini bilenler anlıycaktır beni. 😩

Madem buraya kadar geldim, hemen sağdan kıvrılıp Arkeoloji Müzesi’ni göreyim. Bahçesinde kahvemi içeyim.

Çok uzun zaman oldu gelmeyeli en son gelişim blog arşivimden bulunabilir 😁 (Temmuz 2008)

https://dortyaprakliyonca.blogspot.com/2008/07/arkeoloji-mzesi.html

Bi dönem müze gezgini olmuştum.

O günden bugüne çok şey değişti. Artık müze kart mobilde. Hızlıca barkod oluşturup kolayca giriş yaptım. 

Çinili Köşk’ü daha önce ziyaret ettiğimi hatırlamıyorum. Önce onu gezdim. Çinilerdeki yonca desenini bulduysam burdaki görev tamamlanmıştır.




Bu arada, dezenfektandır, çöp kovasıdır, yönlendirme tabelasıdır daha kadraja girmiycek yerlere düşünülerek konsa  daha iyi olmaz mı?



Devasa yan pencereleri ile oldukça aydınlık oluşu ama muhtemelen çinilerin rengini kaybetmemesi için storla kapatılmış olması dikkatimi çekti.

Ve Arkeoloji Müzesi…

Sergileme şekli baştan aşağı yenilenmiş eski yazımdaki bir kaç resimle karşılaştırıldığında ciddi değişim çok net görünüyor.

Çok modern ve etkileyici bir teşhir sağlanmış. Camekanlar, dönemi anlatan duvar resimleri, ışıklandırmalar ve üst kat galerileri.

Müze için geniş bir zaman ayırıp dura, inceleye gezmek istediğim için bugün sadece keşif amaçlı hızlı bir turla ne olmuş, nasıl olmuşa baktım.

Ama çok güzel olmuş. 😍

Galerilerdeki banklar dinlenmek ve içeride daha fazla vakit geçirip eserlere yakın olmak için iyi düşünülmüş.

Diğer yandan yere oturmuş karşısındaki heykeli resmeden birini görmek Avrupa’da ki müzelerde gördüğüm müzeyle insanların birlikteliğini hissettirmesi açısından keyif vericiydi.

İlk fırsatta uzun bir gezi için tekrar gideceğim.

Bu aralar Reels videolarını yapıyorum gittiğim yerlerin. İnstagram hesabımda görebilirsiniz.

Bir kaç müze fotoğrafı da buraya bırakalım.





 

Pazar, Eylül 18, 2022

Artık Açık Maraş

 2013 yılında yazdığım yazının linkiyle hikayeyi hatırlayalım önce bi…

https://dortyaprakliyonca.blogspot.com/2013/10/hayalet-sehir.html

O tarihten sonra istisnasız her sene tatilimizin değişmez adresidir…

Gazi Mağusa, Arkın Palm Beach Otel, kapalı Maraş…

Kumsaldan bakıp bakıp durduk her sene gittiğimizde ta ki geçen sene bir bölümünün sivil halka açılmasına kadar.

Bize kapalıydı ama bölgedeki askere personel ve yakınlarına açıktı. Yani o kadar da kapalı, bozulmamış sayılmazdı.

Geçen sene ki ziyaretimde bol bol fotoğraf çekmiş ama yazıya dökmemiştim.

Bu sene geçen seneki fotoğrafları da birleştirip küçük bir Maraş turuna çıkarıyım mı sizi?


Barcly’s Bank’ın gece emanet kasası
Açık günlerden bir fotoğraf
Aynı yerin bugünkü fotoğrafı da bu olsa gerek…


Aslında evler ve dükkanların içi harab edilmiş, şafak sayan askerlerin duvar yazılarını okuyorsunuz. İçeride o zamana ait kasaların kaldığı ender dükkanlardan…





Evlerin zarafeti…


Şehir kulubü olduğunu düşündüğümüz yer…


Singer mağazası


Modaevleri ve kozmetik mağazaları



Sarmaşıkların ele geçirdiği bir otel binası…


40 yıl öncesinin yaratıcı avizesi



Evlere yaklaşmak güvenlik nedeniyle yasak. Önlerindeki devasa otları kesip görünür hale getirmişler sadece…


Çiçekli, çiçeksiz sarmaşıklar sarmış binaları…




Çarşamba, Eylül 14, 2022

Şezlong Dinlemeleri

 Deniz kıyısında, kumsalda hiç tanımadığın insanlarla saatlerce yan yana yatıyorsun.

İster istemez birbirinin konuşmalarını dinlemesen de rahatça duyacak kadar yakınsın.

İşte sağ, sol, arka şezlonglardan hikayeler

Arkadaşını arayıp tatilde olduğunu söylüyor. Apartmanda bi seramik işi var ama yöneticilik mi yapıyor anlayamadım. Annesiyle Seda Sayan ve annesi gibi olduklarını söyledi. Ama bu sefer onu bırakmış sevgili yapmış. Balayındalarmış.

Hem de kimmiş, telefonda konuştuğunun da arkadaşıyımış. 

Telefon konuşması 3’lü muhabbete dönüyor.

Diğer şezlong oldukça yaşlı bir kadın derileri büzüşmüş sallanıyor. Kiloluymuş demek bir zamanlar. Yanındaki erkek kocası mı derken oğlu olduğunu anlıyorum. Denizde daha fazla kalması, sabah erken inmesi gerektiğini söylüyor. O da bahaneler üretiyor. Rüzgar esiyor, bacağı ağrıyor. Sağ kalçası da dikiş izi var elinde de baston. Üstünü giyip odası a çıkıyor bir saat sonra restoranda buluşacaklar. Oğlu telefonu da odasına koymuş. Annesini tatile getiren evlat.

Çocuklular…

Ortalama 2-3 yaşlarda bir çocuk

Diğer çocuklarla bak kardeş diye başlayıp annelerin, anneannelerin sosyalleşmeye başladığı ilk an.

Yaş, nerde oturuyorsunuz, oyun grubu, huylardan devam eden muhabbetler.

Deniz arkadaşı

Diğer bir şezlongta ünlü bir ritimci.

Önce yalnız sanıyorum. Tek başına yakıcı güneşin altında gölgeye sığınmadan sere serpe güneşleniyor.

Sonra küçük bir çocuk, bir eş, bir kayınvalide

Torunu olabilecek yaşta bir çocuk hemen google’a soruyorum.

Değişik bir çift. Evli bir çift birbirini seven eş enerjisi yok.

Zaten anneanne, çocuk ve anne birlikte yapıyor tatili

Baba öğleden sonra katılıyor onlara çocukla bir kaç saat denizde. Birlikte güzel vakit geçiriyorlar ama eş kısmı enerjisiz.

Ama adam her daim nazik, kibar. Zarif düzgün bir adam belli.

Google’da daha önce bir çocuğu olduğu bilgisine rastlamadım.

Etrafta yabancılar çoğunlukta onlarda muhabbet daha az, herkes kitabında.

Biri garsona bu hangi deniz diye soruyor, telefonda konuştuğu kişiye söylemek için. Bu kadar salakça bir soru beklemeyen garsona, soruyu soran açıklama yapmak zorunda kalıyor. Hani ege, akdeniz, karadeniz var ya 🤦🏼‍♀️

Devamı olursa yazarım


Perşembe, Eylül 08, 2022

Paşabahçe - İncirköy

 Çoook büyük bir şehirde, merkezinde yaşayınca insan gri ve mutsuz oluyor.

Devasa plazaların renkli led ışıkları, mağazaların vitrinleri, istediğin her şeye kolayca ulaşmak da kandıramıyor seni.

Beykoz'u istisna tutabiliriz sanırım. Onun da ticaret noktası Kavacık'ı şöyle bir kenara bırakır ve kuzeye doğru yol alırsak İstanbul'un bence en güzel halini görebiliriz.

Sahili yalıların işgal etmediği, çay bahçesi ve balıkçı teknelerinin olduğu Erguvan Yalısı çıkmazı mesela.



Paşabahçe iskelesine ulaşmak için geçtiğiniz yolda  iki katlı yığma taş binalar, sarmaşıkların altına saklanmış okey taşlarının seslerinin geldiği kahveler.

Başka bir yerdeymişsiniz hissi veriyor.

İncirköy civarında Boğaz'a kumsaldan giriş yapabileceğiniz halka açık küçük bir sahil olduğunu biliyor muydunuz?

Bu çok kısa sahilin hemen arkasında bulunan Yalı77 isimli restoranla öğrendim ben de burayı.

Rumeli Kavağı civarındaki beachleri saymazsak, sanırım burası çok özel bir nokta.

Yalı 77 bahçesi ve lezzetli yemekleriyle beğendiğim bir mekan. Ama bahçesine oturup da denizi ve Avrupa yakasını seyretmek gerçekten müthiş bir deneyim.

30 Ağustos günü deneyimlediğimiz bu anda, denizin kalabalığı ve nezih halkımız yada sonradan halk olmuş insanlardan dolayı görmemezlikten geldiğimiz çirkinlikleri görmezden gelip yamaçlara baktık.

Yeşilin arasındaki renkli münferit evler, tek minareli küçük mahalle camileri ve bulutlu gökyüzü.

Hayatın içinde yaşadığımız anda bizi mutlu eden de, mutsuz eden de görüntüler kaçınılmaz.

Ben mutlu edenlere tutunmayı tercih ederim çoğunlukla.

İşte Paşabahçe, İncirköy öyle güzel yerlerden.