Güneş ufukta kaybolmaya başladığında mı insan artık elinde olmayanları hatırlayıp içlenir???
Bugünü hatıralar sandığına kaldırırken, bir daha yaşanmayacağı gerçeğiyle diğerleri açılan kapaktan başını uzatırken...
Kırmızı Kilise'nin arkasından batan güneşin kızıllığında, yarasa mı yoksa gece kuşu mu olduklarını bir türlü bilemediğim çok hızlı ama ciyak ciyak diye bağırarak topluca uçan kuşlar
Sultan Selim Camisinin de olduğu tepelerdeki evlerin camlarını altına dönüşmesini
Açık mutfak pencereleri, balon kapılarından taşan kızartma ve karpuz kokusu
Akşam ezanı okununca evin yolunu tutacağından oyunun son dakikalarında coşkunun zirve yapmasıyl kendinden geçmiş çocuk çığlıkları
Hasköy sırtlarından Kasımpaşa'ya kadar göz alabildiğinekçük boğaz seyrettiğimiz balkonda kurulan akşam sofraları, yemek sonrası kuzenler, arkadaşlar, teyzelerle çekirdek ve çay faslı
Balkonun yerine serilmiş kilimin üzerindeki minderlerde küçük şekerlemeler yapmak...
Sabahın ilk ışıklarında, güneş daha Tepebaşı'nın sırtlarında yükselmeye başlamadan kendini gösteren kızıllık sırasında; sabah serinliğinden korunmak için sarıldığım örtüyle Haliç tersanelerindeki gemilerin uzun saatlerdir kıpırtsız suyun yüzeyindeki aksini seyretmek...
Ne güzeldi ...
Bugüne döndüğümde sadece çocukuğumda yaşadıklarımı mı özleyeceğim, bugünden bir şeyleri ilerde özlemeyecek miyim diye sordum kendime.
Neyi özleyebilirim, ilerde hatırlamak için şimdiden daha bi sarılıyim ona diye aramaya başladım hatıralarımı...
Bugün yaparken, yaşarken keyif aldığım ne varsa o dur yarın da hatırlayıp özleyeceğim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder