Günlerden 2 Kasım 2022, saat 20:50 civarı...
Aylar önce aldığım kitapların arasında okunmak için sırasını bekleyen ama bir türlü elimin gitmediği kitabı okumaya karar veriyorum.
Sahneye Adanmış Bir Ömür'ü, Metin Akpınar'ın hayatını anlatan söyleşi.
Tam 81 yıl önce 2 Kasım 1941'de doğan efsanenin kitabını okumaya başlamam, hayatın karşımıza çıkardığı hoş sürprizlerden biri oldu benim için.
Farklı bir açıdan bakarsak, 2 Kasım 1941'de doğan Metin Akpınar adlı bebeğin öyle bir hayatı olacak ki 81 yıl sonra bir izleyicisi, hayranı onun hayatını anlatan kitabı doğduğu gün okumaya başlayacak.
Etkiler beni böyle eş zamanlılıklar.
Bugünlerde hayatımda önemsiz konu etmeye değmeyecek gibi görünen ama akışta olduğumu hissettiren güzel anların olması mutlu ediyor beni.
Önemsiz diyorum çünkü dolma kalemim için ihtiyacım olan mürekkepti yoluma çıkan :)
Metin Akpınar'a ve kitaba dönersek.
Zeynep Miraç'ın kalemi o kadar akıcı, Metin Akpınar'ın cümleleri aralara o kadar güzel yerleştirilmiş ki; 173 sayfalık kitabın 156. sayfasında bırakıp kalanını da bu sabah bitirdim.
Metin Akpınar'ı hiç sahnede izlememiş olmanın üzüntüsündeyim, tıpkı Ali Poyrazoğlu'na geç kalmak Yeşil Kabare'ye yetişememiş olmak gibi.
Her yaş alanın geçmişe duyduğu özlemdir belki de, geçmişte yaşanan samimiyet, sadelik, imkansızlıkta yaratılan mutluluk.
Sahi biz şu an ne hissediyoruz?
Geçmişe özlem, geleceğe kaygı
An???
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder