Pazar, Eylül 29, 2024

Münih’te Sanat

Alte Pinakothek 

14 ve 18. yy dönemine ait Avrupa resim sanatının yaklaşık 700 eserine ev sahipliği yapan güzel sanatlar müzesidir.

Bavyera Kralı Ludwig’in sanata olan  merakıyla 1836 yılında açılmış, dünyanın en eski galerilerinden biridir.

Kürk Mantolu Albrecht Dürer oto portresi müzesinin adeta yüzü haline gelmiş olsa da, Rembrandt, Botticelli, Brueghel, Rubens, Raffael’in de etkileyici tabloları yer alıyor. Ve hatta Arcımboldo Mevsimler serisini de görebilirsiniz.

1550- Nürnberg’li Albrecht Dürer kendimi 28 yaşında tasvir ettim.
Muhtemelen sanat tarihinin en sıradışı oto portresi

1545 - Hans Muelich, Bavyera Dükü V. Albrecht. 17 yaşında bir varis olarak gelecekteki imparator 1. Ferdinand’ın kızı Ardüşes Anna ile nişanını anmak için yapılmış.

1616-Rubens ve Brueghel, Çiçek Çelenkli Madonna. Önce Rubens Madonna ve melekleri yaptı sonra Brueghel çiçekleri yerleştirdi. 

Rogier Van der Weyden 1455

Raffaellino del Garbo 1500
1659-Ferdinand Bol, Amsterdam Şarap Tüccarları Loncası Valileri. 

Rembrandt’ın öğrencisi Ferdinand Bol, bu nedenle resime ilk baktığınızda Rembrandt’a ait olduğunu düşündürüyor. Hollanda portre resminin özel bir şekli olan grup portresinde yer alan kişiler belli bir ücret ödeyerek resimde yer alıyor. 
1636- İshak’ın Kurbanı, Rembrandt (Rembrandt Harmensz.van Rijn)

Klasik sanatın ardından Museum Brandhorst’ta modern sanatla devam ediyoruz.
Alte Pinakothek’te bilet alırken kombineyi tercih ederseniz 9 Euro yerine 12 Euro ile üç müzeyi birden gezebilirsiniz.

Brandhorst’un üç katında farklı sergiler bulunuyor.

Üst katta CY Twombly 1928-2011


2008 yılında Cy Twombly, Brandhorst Müzesi'ndeki salon için özel olarak "İsimsiz (Güller)" başlıklı altı resimden oluşan bir seri yarattı. Bu mekansal sahneleme, mimarlık ve sanat arasındaki karşılıklı etki ve koordinasyon nedeniyle benzersizdir. Büyük resimlerde üst üste binen yüzeylerden ve fırça darbelerinden oluşan bir dizi soyut gül görülüyor. Kırmızı, pembe, mavi, sarı ve yeşilin güçlü tonlarındaki sayısız çizgi tuval boyunca akıyor ve motiflerin gücünü ve yoğunluğunu resimsel bir şekilde güçlendiriyor.
 
Çiçekler ve onların kültürel ve tarihi önemlerinin incelenmesi Cy Twombly'nin çalışmalarında önemli bir yer tutuyor. Twombly, pek çok eserinde olduğu gibi güllere de küçük bir “gülün kültürel tarihini” anlatan edebi göndermeler ekledi. Cy Twombly, Rilke, Eliot, Dickinson ve Bachmann'ın şiirlerini kullanıyor ve hafıza, güzellik, erotizm, yalnızlık, kırılganlık veya ölüm gibi çok farklı temalara değiniyor. (Brandhorst Museum web sitesinden)


Giriş katta Alex Katz ve çeşitli sanatçılar


Bu yıl 97. yaşını kutlayan Alex Katz, çağdaş resmin en önemli temsilcilerinden biri. 70 yılı aşkın bir süredir devam eden uzun kariyeri boyunca kendini burayı ve şimdiyi tasvir etmeye adadı, bu yüzden sanatını "şimdiki zamanda resim yapmak" olarak tanımladı. 
Katz'ın en önemli eserlerinden biri “Siyah Elbise” (1960)'tir; burada eşi Ada'yı altı kez, her seferinde zarif bir siyah kokteyl elbisesi içinde tasvir eder. Aynı figürün tekrarı, Andy Warhol'un birkaç yıl sonra yarattığı Marilyn Monroe, Liz Taylor ve Jackie Kennedy portrelerindeki seri karakterle karşılaştırılabilecek bir film şeridini anımsatıyor. (Brandhorst Museum web sitesinden)


Amerikalı sanatçı Aaron Gilbert, geniş formatlı resimlerinde modern kapitalizmin şekillendirdiği dünyada bile gizli bir manevi düzeyin olduğunu gösteriyor. “Crossing Guard” (2022) filminde kıyametvari bir şehir manzarasında üç kişi gösteriliyor. Turuncu-mor gökyüzü Edvard Munch'un “Çığlık” (1893) eserini, güneş ise bir marka logosunu veya ilahi bir gözü anımsatıyor. Bütün bunlar sahneye gerçek dışı bir hava katıyor ve sanatçı bunu şöyle tanımlıyor: “Tasvir ettiğim bedenler kapitalizmin ağırlığı altındadır. Bu gücün çok mevcut olmasını istiyorum. Hayatımızda olduğu kadar işimde de hakim olmasını istiyorum. Bu güçler var ama oyunun kurallarını aşabilecek güce nereden erişebileceğimizi merak ediyorum. (Brandhorst Museum web sitesinden)

Pope.L, Parti Odası, 2001 
-1. Katta ise
Andy Warhol ve Keith Haring ile. Hayatın Partisi”, 
Her iki sanatçıya da adanmış dünyanın ilk kapsamlı kurumsal sergi. Gösterinin başlığı Keith Haring'in doğum günü partilerinin sloganından alınmıştır: "Party of Life" 1980'lerin MTV, disko, moda, hip-hop, new wave ve grafiti evrenini anlatıyor. Sergi bu ortamda Warhol ve Haring'in sanatsal dostluğunun izini sürüyor. 130'dan fazla eseriyle sanatsal öz imajı, işbirliğine ve ortak projelere açıklığı ve ortak vizyonu arasındaki paralellikleri ortaya koyuyor: Sanat erişilebilir olmalı ve mümkün olduğunca çok insana ulaşmalı.


Warhol ve Haring'in ikisi de Pensilvanya'daki Hıristiyan ailelerden geliyordu. Eşcinsel erkekler olarak yaratıcı ve sosyal yuvalarını, aralarında otuz yıl olmasına rağmen New York'ta buldular. Pop Art'ın kurucularından biri olan Warhol, genç Haring'e ilham kaynağı oldu. Kendisi de “Metro Çizimleri” ile kamusal alanı fethetti, sanatını aktivist poster kampanyalarında kullandı ve 1986 yılında uygun fiyatlı sanat objelerinin satışı için ikonik bir yer olan Pop Shop'u açtı. Bu süre zarfında Warhol ayrıca yeni teknikler, medya ve kanallar üzerinde deneyler yaptı. Son dönem çalışmaları televizyon programları, sipariş edilen sayısız eser ve ünlü kişilerin portreleri ile karakterize edilirken, aynı zamanda resme dönüş ve varoluşsal ve kışkırtıcı temalara dönüş ile karakterize edilir: "Son Akşam Yemeği", "Çekiç ve Orak" gibi resim grupları. ve "Bayanlar ve Baylar", acil toplumsal sorunlara ilişkin kesin gözlemleriyle buna tanıklık ediyor.
 
Warhol ve Haring'in çalışmaları aşırı sosyo-politik çalkantıların olduğu bir dönemde yaratıldı ve bugün hala oldukça günceldir. Sergide, iki sanatçının aşırı tüketim kültürü ve yeni medyanın olanakları, eşcinsellik, nükleer savaş korkusu, AIDS salgını ve aktivizm ile kriz zamanlarında toplumsal arayışlar arasındaki etkileşimi sekiz tematik düzlemde deneyimlenebiliyor. (Brandhorst Museum web sitesinden)










Hiç yorum yok: