Yazmaya ara verip de kötü bir şeylerle devam etmek çok üzücü.
6 Şubat'ta kardan okullar tatil, mutlulukla camdan cama kar kovalıycaz derken, Güneydoğu'da 10 ilin etkilendiği büyük deprem hepimizi çok başka bir yere götürdü.
Depremden 7-8 saat önce kişisel alanla ilgili bir şeyler yazmıştım notlarıma. Ama ertesi gün; başında bir çatı olması, sıcak bir evde yaşaman, suyun akması, yemeğinin olması, giyecek kıyafet ve sevdiklerinin yanında olmasının ne kadar büyük bir lüks olduğunu görüp şükrediyorsun.
Bir gün önce düşündüklerinden utanıyorsun.
99 depreminden aklımda kalan cümle tekrarlanıyor beynimde.
"Yaşamak, ölmekten daha çok cesaret istiyor."
23 yıl önce whatsapp, sosyal medya yoktu. Sadece televizyon ve gazetelerden görüyorduk olanı biteni. Şimdi her yerden farklı bir şey görüyorsun. Ruh sağlığımıza etkileri de o zamankinden daha çok.
Orada değilsin ama gördüklerinle her şeyden haberdarsın.
Oradakilerin çaresizliğiyle senin imkanın varken bir şey yapamama çaresizliğin birbirine karışıyor.
Olanla olmayanı buluşturacak bir sistemin, koordinasyonun olması gerekiyor.
Teknoloji çağında, yönetim tekniklerinin iş dünyası için zirvede olduğu bir dönemde hala el yordamıyla, kervan yolda dizilir mantığıyla yürütmek akla sığmıyor.
Seferberlik kağıtlarında herkesin olası bir seferberlik ilanında gideceği yer yazar diye bilgi var hafızamda.
Artık kağıda gerek yok. E devlet var. Herkesin 7 ceddi, kaydı, bilgileri orada.
Kim gönüllü olmak istiyorsa, yetenekleri, donanımı ve lokasyonuna göre olağanüstü durumlarda hangi görevle nereye gideceğini bilir. Anında harekete geçer. Ya da havuzdan görevlendirme yapılır.
Herkes enkaz kaldıracak diye bir şey yok. Koordinasyon olur, kayıt yapmak olur, yönlendirmek olur.
Ama en önemlisi dijitalleşmenin temel ihtiyacı internet bağlantısı olmalı.
Operatörlerin baz istasyonları da enkaz altında kaldığından, hasar gördüğünden görevini yerine getiremedi.
Starlink teklifi kabul edilseydi ne olurdu acaba?
İlk andan itibaren yüzlerce drone havalandırıp hasarlı köyler ve ihtiyaçları tespit edilemez miydi?
Dronlarla ulaşılamayan yerlere yardım götürülmesi çok mu ütopik?
10 Şubat 15:30
Bugün 14 Şubat...
Yazamadım
Günler geçiyor. Ama hala enkazdan canlı çıkanlar olabiliyor.
Ölü sayısı yani kayıtlı bilinen şimdilik 32 bin civarı, yaralı 100 bin ama sayılamayan bilinemeyen...
Hayatta olan milyonlarca depremzede var artık.
Isınma, barınma ve hijyen sorunları ile mücadele eden.
Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinin en alt basamağına bile erişemeyen.
Biz kilometrelerce uzakta bu imkanlara sahip ama mental olarak aynı durumda hissedenleriz.
Bir gecede piramitin en tepesinden yere yuvarlandık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder