Pazar, Aralık 13, 2009

Karaduman Kadınları

Dayımın telefonu domino taşlarının en başındakine ilk darbeyi yavaşça vurdu.

Telefon kapandıktan sonra, dayılarımla ilgili daha doğrusu onların beden dili ve olaylara verdikleri tepkilerle ilgili yorumlar yaptık. Hepsinin ortak bir beden dili ve tarzı olduğunda hem fikirdik.

Ben de hacıbabamın tarzı nasıldı diye merak ettim; onunla benden daha uzun yıllar yaşamış olan diğer kuzenlerime, teyzeme, anneme sordum. Çünkü ben onu çocuk gözümle tanımıştım.

Arif abim ince esprilerinden, şakalarından, sinirlendiğinde başını öne eğip, yavaştan başlayıp yükselen ses tonuyla son sözü söyleyip noktayı koyuşunu anlattı. Delikanlılığının başında gömlek cebinde taşıdığı sigara paketine dokunup "memelerin mi büyüdü senin?" diye soruşunu...

Ayşen ablam 2 gün önce onu rüyasında gördüğünü ilk kez o masada anlattı. Hepimiz susup onun ağzından çıkacak kelimeleri beklemeye başladık.

Öyle ya o hacıbabamı görmüştü.

Uzun süredir hiç birimizin göremediği, çok özlediği, sanki rüya değil de gerçekmiş gibi.

Sarı kısa kollu gömleği varmış üzerinde, Ayla ablamın düğününde giydiği.

Mehmet dayımlarda kaldığı gözlerinin görmediği dönemde açık bıraktıkları banyonun ışığını, açtığını sanarken kapatmasını; Ceyhun'u sevişini, şakalarını ve daha pek çok anıyı konuştuk.

Artık hepimizin gözleri ıslaktı masada.

Tüm torunlarını çok severdi ama o an o masada en çok sevdikleri vardı şüphesiz. Yanımızda olsa çok mutlu olacağı bir zamanda.

Gözleri görmediği ve hasta olduğu dönemde Ayla ve Ayşen ablamlarda; Fener'deki evde Arif abim ve bizlerle, Rize'de olduğu zamanlarda Aynur ablamlarla en çok vakit geçirdikleriyle. Annem ve teyzemden bahsetmeye bile gerek yok.

Büyülü bir an, onun da yanımıza gelip "beni de hatırlayın" dediği....

O an düşündüm...

Tesadüf olamazdı bu gece mutlaka onun için ve onun gibi bahsettiğimiz şimdi yanımızda olmayan Hacıannem, Fatma yengem ve Sadık eniştem için yapabileceğim tek şeyi yapmalıydım.

Eve dönünce yaptım...

Bu fotoğraf dün geceden. Bazılarımızın soyadları değişse de, her zaman ruhunda Hacı Arif Karaduman'dan bir parça taşıyan Karaduman kadınları diyorum ben kısaca.

Hepinizi çok seviyorum.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

bütün yazdıklarım gitti ...herhalde..bu güzel yazıdan sonra hissettiklerim... kayboldu..kızgınım şuan yok yok üzgünüm.. :((
teknoloji işte ne olacak.. çözene kadar alıp gtürdü elimden yazdıklarımı... yorum köşesinde ne alakası var bu yazılanların diye düşünürseniz...düşünün yazdım ... yazılarım silindi , yorumum silindi gitti.. ohh olsun size okuyamayacaksınız içimdekileri...

insan ne karmaşık bir yaratık yahu... sırf rahatlamak için yazdım bunları da ... rahatladım mı ? !...
bakalım bunu gönderebilecekmiyim...
haydi 1 2 3

Adsız dedi ki...

aa kaydedildi dedi...
neyse isimsiz değil o yazılanlar.. benim ben Ayşen

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

:((( üzüldüm şimdi. Bu blogger bazen böyle hainlik yapabiliyor. Kaybolan yazdıklarını okumayı çok isterdim.