Pazartesi, Kasım 03, 2008

Kuyruğuma Bağlanmış Süpürgeler

Bir kaç gündür tadilat var evde. Tadilat dediysem, öyle ufak tefek evin bir odasında değil. Aynı anda tüm evin ayaklanıp her şeyin ortaya toplandığı büyük bir hadise. Tüm dolapların yerinden oynadığı, kıpırdatılmak için içlerinin boşaltıldığı.

Bütün biriktirdiklerin sakladıkların tek tek elden geçiyor. Bu karmaşadan mıdır bilmem hepsinden kurtulmak istiyorum.

Bi kere kesinlikle yemek takımı, tencere takımıymış gibi şeyler alıp zamanı gelince hazır olsun dememek lazım. Arkadaşlar mümkünse hediye alırken çeyizine koyarsın diye şimdi kullanamayacağım şeyler almasın bundan sonra. Ben bugün varım, yarını bilmiyorum.

Kitap okumak güzel ama çok okuyunca çok kitap birikiyor evde. Onları da dağıtmak lazım. Eskiden bir kaç hatıra yeter fazlasına gerek yok. Zaten bir iki ay önce defterler, kağıtlar dolusu yazdıklarımı kağıt öğütücüyle imha edip hayatımdan gönderdim.

Arınmak lazım eskilerden. Beni ben yapan tek başına o kitap ya da şu kağıt değil kendi yarattığım sihirli ruh karışımı. Dönüp de onlara dokunmaya ihtiyacım yok. Nasılsa gidince birileri dağıtacak arkandan.

Yaşarken hayatın kuyruğumuza bağladığı o kadar çok süpürgeyi sürüklüyoruz ki peşimizden geçemiyoruz hiç bi yerden.

En doğrusu, bir lokma bir hırka.

Her şeyi mükemmel dört dörtlük yaşamak, koşulları ona göre organize etmeye çalışmak o kadar yorucu geliyor ki artık. Aslında yorucu değil de gereksiz olduklarını farketmek yorucu kılıyor.

En basiti 1 haftalık tatile giderken yanıma aldıklarım. Bir kaç sene önceki valizimle bu seneyi karşılaştırdığında fark ortada. Ne gerek var tatilde şık olmaya. Adı üstünde tatil, hayattan, giyinmekten, süslenmekten herşeyden tatil.

Kısacası kuyruğumdaki süpürgeler olmadan daha mutlu olurmuşum gibi geliyor.

Hiç yorum yok: