Salı, Eylül 16, 2008

Hayat Bağları

Hayatta bazı bağlar vardır. Organik bağlar. Kimisi hoş bir ipten yapılmış, tarafları yormayan sıkmayan üzmeyen bunaltmayan. Aksine geçen zamanla karşılıklı emekten bir ipek kozasına dönüşen.

Ama bazı bağlar da vardır ki, kimyasal, biyolojik bağlar. Asit mi desem değdiği yeri yakıp eriten, balçıkla sıvanmış hiç bi yerinden tutamayıp tuttukça sizi de batıran mı desem.

Genel kabul görmüş hayat kuralları içinde atıp, satıp kurtulamadığınız, kurtulmaya çalışırken bile iç hesaplaşmayla acaba haksızlık mı ediyorum, yanlış mı yapıyorum tedirginliğiyle huzurunuzu kaçıran. Bi de iç yüzünü bilmeyenler...

Kehf süresinin şu ayetleri hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını, bilmediğimiz bilemeyeceğimiz çok şey olacağını gösteriyor.

18/66. Musa ona: "Sana ogretileni bana hayra goturen bir bilgi olarak ogretmen icin pesinden gelebilir miyim?" dedi.
18/67-8. O: "Sen dogrusu benim yaptiklarima dayanamazsin, bilgice kavrayamadigin bir seye nasil dayanabilirsin?" dedi.
18/69. Musa: "Insallah sabrettigimi goreceksin, sana hic bir isde bas kaldirmiyacagim" dedi.
18/70. O da: "O halde, bana uyacaksan, ben sana anlatmadikca herhangi bir sey hakkinda bana soru sormayacaksin" dedi. *
18/71. Bunun uzerine kalkip gittiler; sonunda bir gemiye bindiklerinde, o gemiyi deliverdi; Musa: "Gemiyi icindekileri bogmak icin mi deldin? Dogrusu sasilacak bir sey yaptin" dedi.
18/72. Musa'ya: "Ben sana yaptigim islere dayanamazsin demedim mi?" dedi.
18/73. Musa: "Unuttugum icin bana cikisma, gucumun yetmedigi seyden beni sorumlu tutma" dedi.
18/74. Yine gittiler; sonunda bir erkek cocuga rastladilar, o hemen onu oldurdu. Musa: "Bir cana karsilik olmaksizin masum bir cana mi kiydin? Dogrusu pek kotu bir sey yaptin" dedi.
18/75. O: "Ben sana, yaptigim islere dayanamazsin demedim mi?" dedi.
18/76. Musa: "Bundan sonra sana bir sey sorarsam bana arkadas olma, o zaman benim tarafimdan mazur sayilirsin" dedi.
18/77. Yine yola koyuldular; sununda vardiklari bir kasaba halkindan yiyecek istediler. Kasaba halki, bu ikisini misafir etmek istemedi. Ikisi, sehrin icinde yikilmaga yuz tutan bir duvar gorduler, Musa'inin arkadasi onu dogrultuverdi; Musa: "Dileseydin buna karsi bir ucret alabilirdin" dedi.
18/78. O soyle soyledi: "Iste bu, seninle benim ayrilmamizi gerektiriyor; dayanamadigin islerin yorumunu sana anlatacagim"
18/79. "Gemi, denizde calisan birkac yoksula aitti; onu kusurlu kilmak istedim, cunku peslerinde her saglam gemiye zorla el koyan bir hukumdar vardi."
18/80. "Oglana gelince; onun ana babasi inanmis kimselerdi. ocugun onlari azdirmasindan ve inkara suruklemesinden korkmustuk"
18/81. Rablerinin o cocuktan daha temiz ve onlara daha cok merhamet eden birini vermesini istedik."
18/82. "Duvar ise, sehirde iki yetim erkek cocuga aitti. Duvarin altinda onlarin bir hazinesi vardi; babalari da iyi bir kimseydi. Rabbin onlarin erginlik cagina ulasmasini ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini cikarmalarini istedi. Ben bunlari kendiligimden yapmadim. \ste dayanamadigin islerin icyuzleri budur." *

Yani hayatta her bağ gün gelir kopar, kopabilir, kopması gerekebilir. İç yüzünü bilmeden de kimse -hayatta olmaz, nasıl olur, günah, yazık- demesin.

3 yorum:

Gezeryazar dedi ki...

çok katılıyorum, herşey göründüğü gibi değil, içindekini, altındakini anlamak ayrı bir hassasiyet ister, bu da herkes de yok, ama olanları da bağrıma basarım.

Aymen dedi ki...

herşeyde bir hikmet takılıdıraz veya çok küçük veya büyük, idrak etmek önemli.

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

gezer yazar teşekkürler yorum için :) sana da aymen