Çarşamba, Temmuz 23, 2008

Sokak Hatırası

Zaman zaman yazılarımı nasıl yazdığım, nerden konu bulduğum gibi sorularla karşılaşıyorum. Mesela bu sabah servisle mahalle arasından geçerken yaşlı bir kadının, süpürmekten iyice küçülmüş bir süpürgeyle sokakla binaların girişi arasını süpürdüğünü gördüm...

O an aklıma Emine Hanım Teyze geldi.

Çocukluğumun geçtiği Fatih-Fener’de her bayram sabahı istisnasız başını Emine Hanım teyzenin çektiği süpürgesini kapanın geldiği çocukların büyük bir zevkle iştirak ettikleri sokak temizliği. Kapının önü değil, Mesnevihane Sokağı’ndan başlayıp Sancaktar Yokuşu’nun kesiştiği düzlüğü de içine alan koca bir sokak.

Mesnevihane Sokağı kocaman çakıl taşlarından oluşan yarı toprak yarı taş bir yoldu. Roma yolu derlerdi ne kadar doğru bilinmez. Bu yüzden çukurları çoktu. Kuytu bir sokak olması da herkesin gelişi güzel çöplerini atmasına neden olurdu. Bir dedem bir de Emine Hanım teyze sokağı temizlemeye çalışır, ardından yine çöp bulunca söylenirlerdi haklı olarak.

Bırakın sokağa çöp atanları, yediği şeyin kağıdını, çöpünü umarsızca sokağa atanları ne o gün anlayabiliyordum ne de bugün anlayabiliyorum.

Mahallede bina sahibi pek çok kiracısı olan 3-4 kadın vardı. Hepsi hükümet gibi, pek çok erkeği geri kesecek kadar yere sağlam basan. Bina sahibi dediysem tek başına değil, çocukları eşleriyle ortak ama yönetimin onlarda olduğu. Sözlerinin kanun olduğu.

Yalnız bu 3 kadının da ortak özelliği Karadeniz’li olmaktı. Rize ve Trabzon.

Anneannem, Emine Hanım Teyze, Seher Hanım Teyze, bi de Pakize Hanım vardı ama onu hiç tanımadığım için hakkında bi şey söyliyemiycem.

Konu konuyu açıyor, hatıra hatırayı çağırıyor.

Anneannem’le Emine Hanım Teyze’nin diğer bir ortak özelliği de bahçelerine dadanan çocuklarla mücadele yöntemleriydi.

Üzerlerine su dökmek. Ama aynı zamanda da anneannem mahallenin çocuklarına camdan sakız da atardı. Ama bahçede oynamak yasaktı. –Tabi ki bize değil- Sakız stokları kutu kutu TipiTip’ten oluşurdu.

Benim de bir ıslanma maceram var. Aslında sadece benim değil, Yavuz (kardeşim), Aysun (Emine Hanım Teyzenin torunu ve arkadaşımız) üçümüzün.

Hikaye komik.

Emine Hanım Teyze’lere oturmaya gitmişiz annemle, malum çocuklar oyun peşinde onlarla oturacak değiliz ya. Ablam uslu, hanım hanımcık yok öyle yaramazlık gibi bir derdi. Planımız neydi yada napıyorduk bilmem ama üçümüz bahçenin arsa tarafındaki kapısında, birimiz de tırmanmaya çalışıyor. Emine Hanım Teyze’de içine doğmuş olacak balkona çıkıyor bakıyor ki mahallenin çocukları yine bahçeyi zorluyor. İçerden su alıp her zamanki caydırma taktiğini kullanıyor.

Biz; sudan çıkmış balık.

Yukarı çıkıyoruz, ıslak.

- N’oldu size?
- Emine Hanım teyze su döktü.
- Hangi ara oldu bu iş?

Emine Hanım Teyze haklı olarak ne işiniz vardı sizin orda diyor ama bir yandan da üzülüyor.

(Aysun’cum sen de sokağın resmini çeker gönderirsen, yazıyı tamamlamış olursun)


7 yorum:

Sanem dedi ki...

Çocukluğa ait anılarımdan canlananlar oldu yazını okuyunca ve gülümsedim. Genellikle su dökülenlerden değil, suyu dökenlerden olurduk biz. Kuzenim ve ben :) Ananemin 2 katlı eski ahşap evinin ikinci katındaki küçücük bir odanın penceresinden sarkıp, yoldan geçenlere oynadığımımz su oyunları unutulacak gibi değil benim için. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Eline sağlık :)

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

ben de anılarımı yazarken çok keyif aldım. Başkalarının da kendi anılarını hatırlayıp gülümsemesi ise daha da mutlu etti :)

Sevgiler

Adsız dedi ki...

Ben meşhur Emine Hanım teyzenin torunu aysun.Gözlerim dolu dolu burnumu çekerek yazını okudum.Çocukluğumun o en güzel dönemlerini. yoncacım arkadaşım çocukluğum dostum.Sen beni mahvettin.Biz çocukluğumuzu çok güzel yaşadık.Keşke geriye dönüp herkese gösterebilsek.
Benim babaannem süpper bir kadındı.Gerçekten hükümet gibiydi.Eğer okuyabilseymiş devlette çok iyi yerlerde olabilirmiş.2.dünya savaşını görmüş
Atatürk hayranı bir Türk kadını.AAAAh yonca çok kötü dağıldım.Keşke aşınmasaydınız.Daha çok şeyler paylaşırdık.Gerçi araya yollar girsede kalplerimiz bir.Birimize bişey olsa hemen hissedip haberleşiyoruz ve kaldığımız yerden devam ediyoruz.Aslında ben yoncaların 4.kardeşiyim.
Yeter teyzem yani yoncanın annesi beni 3.kızım 4.çocuğum diye severdi.Yavuz yoncanın kardeşi bu duruma biraz bozulurdu:))
Konuyu saptırdık.Babannem biraz kızardı ama onun altında çok yufka yürekli biri vardı.Ne mutlu ki bana torunu olarak onu halen hatırlar halen çok sevgiyle anlatırım.Keşke keşke olabilseydi....Son nefesine kadar yanındaydım ve hizmetini yapabildim.
Aynı yoncanın anneannesine yaptığı gibi.Yoncacım iyi ki bizler bu ailelerin çocukları olmuşuz.

Asortik Krep dedi ki...

Bizim hükümet gibi kadınlar olan -Atatürkçü-Emine Hanım Teyze gibi (mekanı cennet olsun) kadınları kaybettikten sonra zaten bu dünya böyle bozuldu ve ortam başkalarına kaldı.

Sen anlatırken benim gözümde canlandı ıslanmanız ve sucuk gibi eve dönmeniz :)

Sokağın resmini beklediğimi de belirtmek isterim ayrıca :))

Sevgi ve selamlar böyle insanların yetiştirdiği evlatlara da :)

Asortik Krep dedi ki...

Yani siz ıslanmamışsınız da ben yine gözümde öyle canlandırdım :)
Yanlış yazmışım :)

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

sokağın resmi için aysun'dan bekliyoruz. Çünkü halen orada oturuyorlar. Ama mahallenin eski tadı kalmadı.

yorum için teşekkürler :)

Admin dedi ki...

:)) eski iste..