Çarşamba, Mayıs 14, 2008

Kale Düştü

Bazen

Bi şeyler vardır huzursuz eden yolunda gitmeyen; düzene sokamadığın yerini bulamadığın için de sana bir türlü rahatlık vermeyen. Bir yolunu bulup yüzleşmek problemi çözmek yada üstesinden gelmek yerine yok saymak görmemezlikten gelmek. "Sorun olarak çıktığında bakarım çaresine" demek. Yok sayınca huzura erebildiysen ne ala ama sorun kadar görmemezlikten gelmek ötelemek de canını sıkıyorsa işte o zaman çık çıkabilirsen işin içinden.

Ne çözmeye ne yok saymaya. Ne atabiliyorsun ne satabiliyorsun. Olduğu yerde öylece duruyor. Aslında çözüm yöntemi bulamamakta sıkıntı, yoksa ne kadar zor olursa olsun başlar ve başlanan biter.

Oysa, ne zaman ve nerde yeniden can yakacak diye beklemek her şeyi daha da zorlaştırıyor.

Güçlü olmak güçlü görünmek...

Hep yapıyorsan bunu bazen düşebiliyor kale. Başka yönden açılan bir gedik tüm duvarlarına sirayet edebiliyor kalenin. Yeniden güçlenene kadar da, ne biriktirmişse o güne kadar içinde mancınıklarla fırlatıyor etrafa. Can yakmak istemese de yakıyordur mutlaka.

Ama bir kaleye de bu kadar çok yüklenilmez ki.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Kaleye kaldıramayacağı kadar yükte yüklenmez esasen.

Üniversiteye ilk başladığım yıllarda bunu yaşamıştım. Bir sorun vardı, yüzleşemiyordum, ve/ben yüzleşemedikçe sorun iki katına çıkıyordu. Sonra yazmayı denedim; sorun her neyse yazmayı. Altına çözüm yollarını. O şeyin, aslında sorun bile olmadığını gördüm bir süre sonra..

u.b.

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

kesinlikle çok doğru bir yöntem. Kendi kendinle konuşurken ya da yazarken ipin ucu geliyor eline sonra çözmesi zaten kolay