


Ancak uyarmam gereken bir konu var ki; özellikle benim gibi sivrisineklerin sevdiği biriyseniz tüm koruma önlemlerinizi alın çünkü buradaki sinekler doğrudan üzerinize pike yapıyor.
Kına gecesi-düğünden yorumları resimler geldikçe yazmayı düşünüyorum ki daha anlamlı olsun.
Geçen yıllarda aynı tarihte çok daha sıcak günler yaşarken; bu sene ne talihsizliktir ki soğuk bir havada sokak şenliğine katılmak kısmet oldu.
Ahırkapı Sultanahmet’le Marmara denizi kıyısı arasında kalan; İstanbul’un her attığınız adımda yüzyıllar önceden kalmış bir şeylere takılmadan yürümenizin imkansız olduğu ilginç, esrarengiz yerlerinden biri. Sultanahmet’ten Ahırkapı’ya yürürken eski evler, taş saraylar, kalıntıların üzerine inşa edilmiş gecekondular, arnavut kaldırımlı sokaklar size sıradan bir şeyler yaşamayacağınızın sinyallerini verir gibi.
Ahırkapı’yı bulmak sandığım kadar kolay olmadıysa da; uzaktan duymaya başladığımız davul seslerini takip ederek şenlik alanına ulaştık. Binlerce ampülle aydınlatılmış sokaklar, birbirinden güzel kokuların geldiği sağlı sollu dizilmiş yiyecek tezgahları ve önlerinde uzayan kuyruklar ve kalabalık sokaklarla... Şenlik başlıyor
Çoğu otellerin restoranları ve bölgenin diğer meşhur lokantalarından oluşan yemek tezgahlarında ne alırsan 1 kupon durumu vardı. Toptan aldığınız kuponlarla gece boyunca gerçeğin çok altında bedellerle yiyip, içebiliyorsunuz. Neler yoktu ki; şimdi burda saymıyim canınız çekerse suçlusu ben olurum.Efes Pilsen etkinlik alanında dilek ağacı vardı. Herşey en ince ayrıntısına kadar düşünüldüğünden ağacın yanında kalem kağıt ve iğnelerle hazırlıksız gelenlere destek veriliyordu. Oraya kadar gidip de dilek bağlamadan dönülmez deyip, kırmızı bezlere yazdığımız dileklerimizi biz de bağladık ağaca. –Ertesi gün haberlerde, gecenin ateşine dayanamayan ağacın tutuştuğunu ve devrildiğini öğrendim. Bu durumda bizim dileklerin gerçekleşme durumu ne olur bilemiyorum-