Çocukluğum Haliç’e tepeden bakan Fener’de büyük balkonlu bir evde geçti. O zamanlar karşımızda görünen en yüksek Etap Marmara ve Odakule binalarıydı. Taş Kızak Tersanesi devasa gemi havuzlarının zaman zaman yarıya kadar suya batırılıp içine gemi alındığı sonra yeniden yükselip suyun üstünde kaldığı, bazen de tersane binalarının bayraklarla süslendiği kızağa yerleştirilen kocaman geminin suya atılışı öncesi çalan sirenlerle balkona koşup suya çarptığı ilk anı izleme anılarıyla dolu hatıralarım.
O hep karşıdan baktığımız devasa binalara 2022’de Contemporary ile gittim, şimdiyse Rixos Tersane
Haliç, anılarımda önce pis kokulu kötü, sonrasında yapılan düzenlemelerle parklarıyla sahilinde yürüyüp parklarında oynadığım bir yer. Ama o zamanlar bile suyun üstünde yüzen çöpler en çok da prezervatifler aklımda kalan. Bir de Haliç’e düşüp boğulanlar, çamur çektiği için kurtulamayanlar bulunamayanlar.
Küçük Mustafa Paşa’da oturan bir çocuğun ramazanda bisikletiyle Haliç’e düşerek hayatını kaybetmesi unutamadığım, rüyalarıma giren bir başka olaydır.
Korkarım Haliç’ten berrak olmayışından, karanlık oluşundan.
Ve ben dün gece tüm bu anılarıma ve korkularıma rağmen, akşamın karanlık saatinde yatsı ezanları okunurken küreğe çıktım.
Küçücük, alçacık bir kayık ve kürekler…
Korkumdan can yeleği giymek için ısrar ettim, hocaların düşmezsiniz, batmaz, rahat edemezsiniz demelerine rağmen. Tedbir iyidir 🙏🏻
Tersane İstanbul Rowing Club’tan Mert hocayla önce kısa bir eğitim, sonrasında açıldık Haliç’e hem de dolunayda🌕❤️
Keyifli ve eğlenceliydi. Sanki yaparım bir daha 😉
Ayışığında Pilates ardından yoga seansıyla devam eden akşam kürekle sona erdi. Yorucu ama çok keyif aldığım bir akşam oldu. Küreğe devam edersem başka yazılarda öğrenirsiniz 😉
Korkularıma rağmen yaptığım için kendimle gurur duyuyorum 👏
Benim gibi cesaret edemeyen herkese tavsiye ederim, güvende hissediyorsunuz gece bile olsa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder