Pazar, Aralık 12, 2010

Düğme


Yılın bu zamanı yapmaktan en hoşlanmadığım şey...

İğne iplikle aram iyidir aslında ama söz konusu manto ve ceketlerin kuru temizlemeye giderken sökülen düğmelerinin kibrit çöpüyle dikilmesi olunca; düşüncesi zor gelen ama başladıktan sonra nasıl bittiğini anlamadığım.

Her sene bu zamanlarda söz veriyorum kendime temizleyiciden gelince dikicem yada bi daha sökmiycem diye ama her sene ben; havalar iyice soğuyuna kadar direnip bir pazar akşamı tıpkı bu akşam olduğu gibi dikiveriyorum düğmelerimi.

Bizim zamanımızda ev ekonomisi dersi vardı ortaokulda -benim maharetim okuldan di'il direkt anneden geliyor :))-. Dersin ilk haftalarında örnek bezi çalışılır,elle yapılan dikiş çeşitlerinden hristo teğeli, bol teğel, düz dikiş, makine dikişi, zincir işi vb.  birer sıra. Son sırada düğme, kanca, çıt çıt dikilir. En sonunda bir kenarı bastırılır. -hala duruyo, bi daha sandığı açtığımda resmini çekip koyarım-

Velhasılı kelam her kız en azından bi eteğini, paçasını bastırsın; kopan düğmesini diksin diye yapılan faydalı bir dersti bence. Kitabı bile vardı, nasıl ütü yapılır, ütünün tarihçesinden başlayarak anlatan. Ve diğer ev işleri hakkında daha bir sürü şey.

Tüh ya saklasaydık keşke o kitabı ne malzeme çıkardı ama ;))

Okulda iki tane Ev Ekonomisi öğretmeni vardı. Biri Engin Hanım'dı ki -Engin Aksu- hakkikaten her anlamda örnek alınacak çok hoş ve becerikli bir kadındı. Bi de Vedia Hanım vardı ki soyadı Helvacıoğlu'ydu. Helvacıoğlu flütlerini hatırlatıyor bana. -doğru dürüst çalamadığım- Bi de ne alakaysa ilerlemiş yaşına rağmen okulda yedek beden öğretmeni kadrosunda oluşuna bugün bile bi anlam veremiyorum

Hiç yorum yok: