Karadeniz Sahil Yolu yapıldığı dönemde çok tartışmalara konu olmuştu, yapıldı bitti kullanılıyor. Ama daha çok konuşulacak şüphesiz ki. Bugünkü Vatan Gazetesi'nde haberi okuyunca bizzat o yolu gören, o yoldan geçen ve evimizin önündeki denizi bizden nasıl uzağa taşıdıklarını yaşayan biri olarak yazmak istedim.
"Karadeniz sahili boyunca deniz doldurularak yapılan otoyol 4.2 milyar dolar harcanarak tam 20 yılda bitti ancak...
Ancak yolun yapımına itiraz edenler haklı çıkacak gibi gözüküyor. Çünkü Karadeniz yolunu geri alıyor. Yol her fırtınada kullanılamaz hale geliyor.
Yolun bazı kesimlerinde Karadeniz’in hırçın dalgaları dolgu alanları yerle bir ederken, kimi yerlerde ise fırtınalı havalarda dalgaların yola attığı taşlar güvenli sürüş imkanını ortadan kalkıyor. Giresun’un Espiye-Tirebolu arası deniz tarafından iki kez yutuldu. Artvin’in Hopa-Sarp arasındaki yol ise dalgalar nedeniyle 4 kez yıkıldı. Geçen hafta ise Rize Çayeli Geçişi dalgalar yüzünden 2 kez trafiğe kapatılmak zorunda kaldı. " Haberin devamı için >>
Rize'ye ilk gittiğimde geceleri dalga seslerini dinlerdik, bazen de o kadar şiddetli olurdu ki dalgalardan uyuyumazdın. Ama deniz elini uzatsan tutabileceğin kadar yakındı.
Bu sene gittiğimde evden denize baktığımda ilk hayal kırıklığını yaşadım. Deniz uzağa gitmiş, dalgaların sesi yok artık. Sadece şehirlerarası yoldan geçen araçların ıslığı andıran yavaşça duyulmaya başlayan, şiddetlenen ve aynı hızda azalan gürültüsü.
Çektiğim resimlerle durumu size daha iyi anlatabilirim sanırım.
Yolun ortasındaki yeşillikli ayırıcı değilde kırmızı topraklı ayırıcının önündeydi deniz. Yani fotoğrafta gördüğünüz araçlar doldurulan denizin üzerinde gidiyor.
Bu da denizin çöple nasıl doldurulduğunun kanıtı.
Karadeniz'de sahil diye bir şey kalmamış. Çocukluğumda denize girdiğim kumsaldan -abartmıyorum- gerçekten bir avuç kalmış. Gene kalmış, bazı yerler de o bile yok. Tüm çocukluk hayallerim yerle bir oldu görünce. Fırsat bulursam eski resimleri de ekleyeceğim, ki farkı daha iyi anlayabilesiniz.
Acaba ben de mi bir anormallik var, anlamıyorum. Nasıl Allah'ın yarattığı doğal güzellikleri bu kadar hoyratça yok edebiliyorlar. Bazen düşünüyorum da Allah gerçekten çok sabırlı ve merhametli; insanların onun yarattıklarına yaptıklarına rağmen hala bu dünya üzerinde yaşamımıza müsade ediyor.
Evet yaşamamıza müsade ediyor Yonca'cım. Belki de içinden biz insanlar için, "Onlar nasıl olsa kendi kendilerini yavaş yavaş öldürmeyi çok iyi biliyorlar" diyor ve o yüzden müsade ediyordur buna. Kim bilir?
YanıtlaSilSevgiler...