Alnımın ortasına bıçağını saplayan sapıktan sıcak duş, anne yemeği ve sonrasında içilen türk kahvesiyle kurtulmayı başardım.
Hatta oturup bi de bilgisayar başına yazı bile yazabiliyorum. Derinlerden sapığın hain kahkahaları çalınıyor kulağıma ama onun beni tekrar ele geçirmesine fırsat vermeden yazımı yazıp yatmayı planlıyorum.
Efendim konumuz alışveriş.
Market alışverişi...
Hiç kuşkusuz Macro en sevdiğim süpermarket. Reyonlarında her üründe o kadar fazla seçenek var ki, sıradan olmayan bir şeyler yada piyasaya en yeni ne çıkmış takip etmek istiyorsanız arada sırada zevk olsun diye gidilmesi gereken bir yer.
Şimdi objektifimizi yazma sebebime doğrultalım.
Tata taaaaa!
Tuz ve Biber...
Blogumu ilk defa gelen birine saçma sapan gelebilir şu an okudukları ama sürekli takipçelerim zaten bekliyordur benden bu tür haberleri :)))
Efendim son yıllarda moda olduğu üzere her şeyin daha sağlıklısı daha az işlem görmüşü makbul. Uğur Dündar'ın -bizim kuşak ve daha eskiler hatırlar- ortaya çıkarttığı, haber merkezlerinde haber kalmayınca zeytine ayakkabı boyası, kırmızı bibere tuğla tozu katıyorlar diye flaş flaş verdikleri, sağlıklı yaşam koçlarının önerdikleriyle hoşuma da gittiği için soframızda bu ikilinin en saf halini bulundurmaya özen gösteriyorum.
Karabiber değirmenine alıştırdıysam da ev ahalisini tuz değirmenine hala mesafeliler. İlla ki tuzlukla tuz olacak.
Macro benim değirmen ihtiyacımı karşılamaktaydı karşılamasına da hep ithal ürünlerle hem de tek kullanımlık şişelerde.
Ama bugün yerli malı yurdun malı, doldurulabilir cam şişelerde tuz ve biberi görünce nasıl sevindim anlatamam.
Üstelik kapaklarını o kadar fonksiyonlu yapmışlar ki tuzunuzu 3 farklı boyda öğütebiliyorsunuz.
Tabi işin bi de fiyat yönü var ki; tuz 7,20 biber de 6 lira civarı. Oysa eski ismiyle züccaciye, şimdilerde Esse ve türevleri mağazalarda satılan değirmenlerin içi boş ve en sıradanı bile 15 liradan başlıyor.
Benden söylemesi ;))
hemen bir macro market bulmalıyım ...teşekkürler bu güzel haber için ..
YanıtlaSil