"Kağıda değen kalem, kibritten daha fazla yer yakar"
Ülkü Takvimi hayatımın olmazsa olmazlarındandır. Alamadığım yıl çok önemli bir fırsatı kaçırmış gibi üzülürüm. Onun için son bir kaç senedir, işi daha sıkıya alıp yeni yıla 15-20 gün kala kırtasiyelere sormaya başlıyorum.
İşte bu satırlarda bir kaç gün öncesine ait sayfanın köşesindeydi. Sözü eksiksiz, söyleyeni ile birlikte yazmak için masamın üzerine koymuştum. Bu sabah ortalığı toplarken diğer gereksiz kağıtlarla birlikte buruşturup çöpe atmışım. Hatta yaprağa uzanırken -bu niye gelmiş buraya?- diye geçirdim içimden.
Ülkü Takvimi deyince en çok dedem gelir aklıma -hacıbabam-. Günü gelmeyen yaprakları kaldırıp arkasının okunmasına çok kızardı. Yapraklar kabarır, takvim tombul bir görüntü oluşturur. Ama ben bu gece, bunu hatırlaya hatırlaya sayfaları karıştırdım ama daha çok resimlerine bakmak için.
Bir de dedemin takvime bakıp, "Kasım 150, yaz belli demesini". Yakında Hızır günleri bitiyor. Bu günlerin özelliğini zamanı geldiğinde takvim yaprağından kopya çekip yazarım.
Renkli resimlerini severim bu takvimin, yenileşmeye uyup saman kağıt yerine daha kaliteli kağıda basılıyor artık. Ama resimlerin çoğu hala eski resimler. 70'lerin 80'lerin.
Günün sözü ne kadar anlamlı ve doğru.Ben de çok severim takvim yapraklarını okumayı yine yaz olur mu.Sevgiyle...
YanıtlaSil