Bu dünyaya geliş amacımın insanları mutlu etmek ve üretmek olduğunu düşünmüşümdür her zaman. Boş geçirdiğim her dakika için üzülürüm ben. Eğer sağlıklı insansan kesinlikle bir hobin olmalı.
Ben yay burcuyum, bu yüzden de olur olmaz herşeye inanılmaz bir merakım var. Bir bakarsınız mutfaktayım bir bakarsınız mistik şeylerle uğraşıyorum. Hal böyle olunca eve gidince ne yapacağımı şaşırıyorum.
Ama son zamanlarda yaptığım en iyi şey Burcu'nun verdiği kurslara gitmek oldu. Üstelik işten izin aldım ve geçen hafta kendimi Yoğurtçu parkı'nın ordaki Bake Shop dükkanında soluğu aldım. Temel şeker hamuru kursunda...
Hiç kolay birşey değil, çok uğraş gerektiren bir iş. Ama sanırım çok çalışırsam elim hızlanır diye düşünüyorum. Birde arkasından bulaşıkları yıkamak olmasa...
Ev hayallerimde istediğim sadece bir kaç özellik vardır her zaman. Yeri, mekanı, lükslüğü falan hiç umrumda değil. Ama balkon ve büyük mutfak muhakkak olmalı. Birde perdeyi kapatıp yüzümü eve döndüğümde bir huzu kaplamalı içimi. Hepsi bu.
İşe ilk olarak saçları bağlamakla işe başladım ama önlük takmayı unutmuşum.
Pandispanyalarımızı pişirdik, kremamızı hazırladık, şeker hamurunu yaptık. Daha sonra pandispanyaların içine kremamızı sıvadık.
Tüm katları yerleştirdikten sonra kremamızı pastamızın her tarafına sıvıyoruz.
İtiraf etmeliyim ki bu haliyle bile süper bir pasta oldu. Hatta biz bir kaç kat yapıp süslemeden yedik.
Pastamızı buzdolabına dinlendirmeye kaldırıp şeker hamurumuzla ilgilenmeye başlıyoruz.
İşte asıl sabır, marifet bu kısımda kendini belli ediyor. Hamurumuzu pastamızın üstüne kaplıyoruz. Yapmak istediğimiz modellemeye göre şeker hamurumuzu renklendiriyoruz. Benim şansıma o akşam babamın doğum günü kutlaması vardı.
Veeeee sonuç:
Dediğim gibi son zamanlarda yaptığım en güzel şeydi bu kurs. Böyle birşeyle ilgilenirken inanın ki hiç birşey düşünmeye fırsatınız olmuyor. Hele üstüm başım pudra şekeri içinde babamın yanına gidip pastasını verdiğimdeki surat ifadesi herşeye değerdi.
Hande
Hande'cim, bilmiyorum bizim durumumuz körler sağırlar birbirini ağırlar durumumu oldu ama eline, kalemine, yüreğine sağlık.
YanıtlaSilYalnız burdan şikayet etmeden geçemiycem biz hala Hande'nin pastalarını yiyemedik :(((
Elinize sağlık..Bizim o pastalardan yiyebilme umudumuz bile yok! Uzağız..Hani söyleyeyim dedim :)
YanıtlaSilkeşke bende senin gibi hayata bu kadar bağlı olabilsem nasıl başarabiliyorsun?
YanıtlaSilkeşke bende senin gibi hayata bağlı olabilsem nasıl başarabiliyorsun bunu?
YanıtlaSilyazının sahibi Hande bu soruya onun cevap vermesi daha uygun. Ama blog sahibi olarak nacizane düşüncemi söyliyim.
YanıtlaSilHayata her zaman bu kadar bağlı olamıyor insan. Hepimiz gel gitler yaşıyoruz. Kabuğumuza çekildiğimizde yaşama sevincimizi hatırlayıp kendimizi çekip çıkarmamız lazım biliyorum ama olmuyor işte her zaman.
Sevgili İsmail, Yonca'nın dediği gibi her zaman bağlı olamıyoruz hayata. Ama beyin denilen şey o kadar aptal ki aslında sen onu çok kolay kandırabilirsin. Kendi kendine 10 kere mutluyum, huzurluyum de, bunları derken suratında kocaaaaaaamaaaaaan bir gülümseme olsun. Bak nasıl kanıyor sana...
YanıtlaSil