Salı, Aralık 26, 2006

Hande'nin Yeni Yıl Düşü

Ben yoğunluktan yazamıyorum, düşünemiyorum artık. Sevgili Hande sağolsun kırmadı beni. Benim yerime Hande'nin yazısını paylaşıyorum sizinle.

Teşekkürler Hande...



Yılbaşı insanlara ne anlam ifade eder bilmiyorum ama benim için hüznün ve mutluluğun buluştuğu zamandır yılbaşı. Ah birde İstanbul kalabalık olmasa bu kadar, hediye alışverişine çıkmasak ama öyle dolanırken bir şey görsek “Bu anneme çok yakışır” diye alıversek hemen. Kasada sıra olmaksızın, fiyatlar yalnızca yılbaşı olduğu için bu kadar uçuk olmaksızın elimiz kolumuz dolu gelsek eve. Ev çok geniş olsa, kocaman bir yılbaşı ağacı kurulu olsa salonda camın önünde. Altına hediyelerimizi koysak.

Yılbaşı günü trafikten keşmekeşten çok uzak sakin bir gün geçirsek. Sabah erkenden kalkılıp yemekler pişmeye başlasa mutfakta. Hava soğuk olsa dışarıda, mutfağın camı buhar olsa, cama adımızı yazsak işaret parmağımızla.

Akşam tüm hane halkı toplansa sofraya, güzel güzel ve yavaş yavaş yemekler yense. Sıcacık sohbetler ederek. Sonra koltuklara geçilse, aile reisi elinde torba ile tombala sayılarını çekse.

Artık bunlar yaşanmıyor yılbaşında. Sabah kalkınca bir yere gitmek istesen gidemiyorsun. Araban olsa trafikte saatlerce takılı kalıyorsun veya toplu taşıma aracı bulmak için saatlerce bekleyebiliyorsun soğuğun altında. Yapılacak alışveriş burnundan geliyor kalabalıktan. Alışverişi yapsan uzun süre kasada ödeme yapmak için bekliyorsun. Evde artık yemekler pişmiyor, başka bir yere meze yaptırılıp evde tabağa aktarılıyor yiyecekler. Mutfağın camı buhar olmuyor. Sonra kuruluyoruz televizyonun başına o kanal senin bu kanal benim dolaşıp duruyorsun. Televizyonda havai fişek patlayınca miskinleşmiş vücudunu kaldırıyor ve öpüyorsun evde kalmış bir kaç kişiyi.

İnsan bazen kalabalığa karışmak istiyor o gece. Yanına bir kaç sevdiği kişiyi alıp eğlenceye dalmak istiyor kar yağarken. Mesela yılbaşı gecesi Taksim’de olmak çok isterim ama ne yazık ki hergünü eğlenmeye ayıran bir millet olarak yılbaşı gecesi içilen ekstra içkiler şişede durduğu gibi durmuyor ve çok tehlikeli bir hal alıyor sokaklar özellikle İstiklal Caddesi.


Ben evdeyim her zamanki gibi tuzlu fıstığımla. Umarım sizde hayal ettiğiniz ve huzur bulduğunuz yerde olursunuz. Mutfak camına unutmazsanız benim ismimi de yazın.

İyi seneler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder