Pazartesi, Nisan 03, 2006

Hatıraların Gözyaşı

Bizi biz yapan hatıralarımızdır. Yaşadıklarımız, yaşadıklarımızdan kaybolup gitmeden bize kalanlardır. Ne kaldığınıysa üzerinden yıllar geçince anlarsınız. Tıpkı bir şarap gibi yıllar geçerken yaşadığı değişimde ya bir sirke olacaktır, ya da tadına doyum olmayan keyif veren bir tutku.

Çocukluk anılarımın olduğu anneannemle dedemin evindeki mutfakta belki de son kez bulaşık yıkadım dün. Daha uzun sürmesini dilediğim keyifsiz bir işti aslında ama orada yaptığım son şeydi. Taburenin üstüne çıkıp pek çok kez bulaşık yıkamışımdır, dedemin kenarını delip asılması için pembe naylon bir ip geçirdiği mavi yeşil arasında değişik bir rengi olan bulaşık leğeninde.

Şimdi kalçamın hizasına gelen sarı döküm Auer vezüv fırının ocağına yetişmek için tabure üzerine çıkarak anneannemle sebzeli bulgur pilavı yaptığımız günü hatırladım. Arkamdaki tel dolap, her zaman benim de içinde olmak istediğim küçük bir oyun evi gibiydi hiç içine girmesem de. Tabakların durduğu raflar, mutfakla yemek odasını birbirinden ayıran gri dar kapının tümseğinde oturduklarım, üzerinden atladıklarım, zıpladıklarım neşeli günlerim kötü bir hüzün bırakıyor içimde bir kaç damla gözyaşıyla birlikte.

Tavanda asılı eski avize, çekmeceli eski yemek masası, pek çok kişiye anlamsız gelebilecek bir yazının olduğu kırık eski bir çerçeve. Eskiyi, onları, onlarla geçirdiğim günleri hatırlatan ne varsa olduğu yerde öylece dursun istiyorum.

İnsanın canı daha mı çok yanıyor ağrısı arttıkça , yoksa canı yandıkça ağrısı daha mı çok artıyor?

2 yorum:

  1. Karanlık
    izbe depolara gömülen
    eski eşyalarda değil sır

    Onları
    hayatının parçası yapan insanlarda
    hatıralrın gizemi.

    Ananen olmadan
    eski bir fırın
    ne ifade eder sana?

    İnsanları yaşıyoruz
    Mekanların içinde
    Hatıraların
    canlandığı yerlerde.

    Tekrar ağlıyoruz
    yitirdiklerimize.

    YanıtlaSil