Levent’teki bir okulda kalbinden bıçaklanan çocuğun haberini okuduğum andan itibaren onun için dua ediyordum. Ama az önce okuduğum haberde öldüğünü öğrendim. Allah rahmet eylesin.
Son zamanlarda haber izlemek, gazete okumaktan kaçar oldum. Her haber bir diğerinden daha kötü. Diri diri gömülenler, bıçaklananlar, okullarda yaşananlar, ahlaksız ilişkiler. Eskiden böyle şeyler daha mı az oluyordu, yoksa daha mı az haberi yapılıyordu. Ama artık okuduğum her yeni haber beni biraz daha korkutuyor. Psikolojik mi ya da başka bir nedeni mi var bilmiyorum ama dünden beri göğsümde sürekli varlığını hatırlatan acı bir sancı var.
Öldürmeye programlı bilgisayar oyunları, kan ve işkencenin baştacı olduğu diziler ve filmler, ailerin zamanında yaşayamadıklarını çocuklarına yaşatmak adına bilinçsizce yaptıkları, her şey ama her şey bizi çok daha kötü günlere götürecek gibi geliyor bana.
Kurtlar Vadisi’nden oldum olası nefret etmişimdir. İzleyenlere de kızmışımdır. Ama bir bölümünü başından sonuna seyrettinde mi nefret ediyorsun derseniz, izlemedim. Denk geldiğim fragmanı ve bir kaç sahne dışında izlemedim. Ama her yerde o kadar çok anlatıldı ve konuşuldu ki; neler olduğunu biraz biliyorum sanırım.
Son dönemlerde yaşanan tüm olayların faillerinin ortak cümlesi neden bu diziden?
Böyle bir diziyi yapan da, seyreden de, diziye reklam veren de kısacası ona prim veren herkesi de bu canice olaylarda suçlu buluyorum.
Belki çok ağır söylediklerim. Elbette tek suçlu bu dizi değil. Ama yeni neslin ve muhakeme yeteneği gelişmemiş her yaştan insanın kendine model aldığı ne yazık ki gerçek. Dengesiz gelir dağılımı. Buna karşın televizyonlarda yaşanan özendirilen televole kültürü dediğimiz anlamsız hayat, okuryazar oranının artmasına rağmen okuduğunu ve yaşadığını anlayıp algılayabilenin azalması, aynı çatı altında ama birbirinden uçurumlarla ayrılan farklı yaşamlar, istemeden verilen çabalamadan kolayca elde edilen her yeni şeyle daha da tatminsizleşen ruhlar.
Aslında her şey öylesine sağlam bir bağla birbirine bağlı ki;
Kredi kartları, cep telefonları, internet, bilgisayar oyunları, (Yanlış anlaşılmasın doğru kullanıldığında gerçekten faydalı şeyler. Ama bilinçsiz insanların elinde çok tehlikeli bir bombaya dönüşebiliyorlar) eğitim kalitesinin düşmesi, herkesin kendi başına geniş hayatlar sürmesi, geleneklerin modernleşme adına rededilmesi, aile kavramının gittikçe yok olması, inanmanın gericilikle karıştırılması ve daha pek çok şey.
Toplum düzelmeye en küçük biriminden aileden başlar diye düşünüyorum. Bu yazımı okuyan herkesi kendine dönüp bakmasını, yapabileceğimiz neler olmalı diye düşünmesini istiyorum. Birbirimize daha fazla sahip çıkıp, maddi değil manevi değerlerimize daha sıkı sarılmalıyız diye düşünüyorum.
Selam Yoncacım..Yazdığın herşeye kelimesi kelimesine katılıyorum..Hele de bir öğretmen olarak öğrencilerimin daha 8 yaşında birbirlerinin boğazlarına sarıldığını, birbirlerine şiddet uygulamaktan zevk aldıklarını görmek, benim de gelecek kuşaklarla ilgili fazlasıyla kaygılanmama neden oluyor. Bizim okul yıllarımız da çok uzak değil ancak şaşırıyorum bu kadar kısa zamanda, bu kadar mı çirkinleşir,yozlaşır, kötüye gider herşey..Ama suç ne çocuklarda ne de gençlerde.. onları bu kadar küçük yaşta bunları görmeye maruz bırakanlarda, herşeyden önce de ailelerde..Bir babanın köpek kılığında gösterildiği bir dizi çocukların sevgilisi haline gelirse, ne aileye saygı kalır bu zamanda, ne de insana.. Ne diyelim..Allah sonumuzu hayr etsin..
YanıtlaSilElif TOPKARA
yorumların için teşekkürler elif. bir eğitimci olarak senin sorumluluğun da çok büyük. Allah yardımcın olsun. Tüm çocuklarımız herşeyden önce sevmeyi, paylaşmayı öğrenir dilerim.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilAlper Akcan said...
YanıtlaSilÇok önemli bir konuya değinmişsin Yonca. Ben konuya biraz daha farklı bir noktadan bakmak istiyorum, toplumsal şiddet değil benim yaklaşacağım nokta. Benim görüşüme göre, aile içi verilmesi gereken ama verilmeyen, eksik kalan en önemli eğitim, sorumluluk sahibi olmak ve YAPTIKLARININ SONUÇLARINI ÖNCEDEN TAHMİN EDİP, SORUMLULUK ALMAK. Bu sadece bu tür bir cinayeti değil, "cehalet" diyerek genellediğimiz her türlü toplumsal sorunun sebebi. Kırmızı ışıkta geçmenin sonucunu tahmin etmeyiz, kaza olur: "tüh" deriz. Alkollü araç kullanırız, sonucunu ön görmeyiz, birileri ölür. Milli maçta oyuncuya tükürür oyuncularımız, sonucunu düşünmeden, maçlardan eleniriz. Doktor hastanın tüm ölçümlerine bakmadan ilaç verir, çocuklar felç olur. Öğretmen çocuğun sorunlarını dinlemeden hükmeder, herkesin içinde gereksiz bir laf söyler, çocuk intihar eder. Gelirlerimizi kontrol etmeden kredi kartı kullanırız, kredi kartı maduru oluruz. Örneklerin sayısı sınırsız. Ama en temelinde, sonuçlarını düşünmeden yapılan hareketler ve sonuçlarına katlanmak var. İşte çocuklara bu sorumluluk verilmezse, tabi ki bu şekilde büyüyen insanlar sonuçlarına bakmadan davranır ve "kaderci" olur. Secgiler.
yorumun için teşekkürler. yorumlarında çok haklısın.
YanıtlaSil