Perşembe, Temmuz 21, 2005

Herkes huzuru arıyor...



Dostlarda; kitaplarda; ilaçlarda; alkolde; eşinde, işinde; çocuğunda; sigara paketinde; düşlerde; denizlerde; derinlerde; yalnızlığında; kalabalıklarda... Birbirinden farklı pek çok şekilde arıyoruz.

İyi şans gibi huzuru da yaratmak elimizde aslında. Kötü olan başımıza gelen değil; bizim onu algılayıp ona verdiğimiz tepkidir biraz da.

Huzuru bulmak için...

Her doğan gün yeni bir gündür çok klasik bir laf olsa da; yeni gün doğarken arınmıştır her şeyden. Biz bir önceki günden kalanları sırtlanıp ona gideriz sadece.

Hergün etrafımızda yüzlerce mucize oluyor ama hiç birinin farkına varmadan yanlarından öylesine geçip gidiyoruz. Güneşin doğması; geceleyin yapraklarını kapatan çiçeklerin açması. Bir bebeğin dünyaya gelmesi ve daha bir çok şey.

İmkanınız varsa küçük bir çocukla; büyük gibi değil de çocuk gibi oynayın. Onun gibi düşünün; onun sizi yönetmesine izin verin. Ve başka hiç bir şey düşünmeyin.

Ağlayın. Gerçekten ağlamak istiyorsanız; duygularınızı bastırmadan ağlayın. Aniden bastıran yağmur sonrasında doğadaki tazeliği, canlılığı düşünün.

Biriktirmeyin. Ne üzüntüleri ne de neşeleri. Paylaşın. Kimseye anlatamadıklarınızı da yazın. En kötü ihtimal son noktayı koyduktan sonra yırtarsınız biter.

Güvendiğiniz limanlara sığınmaktan çekinmeyin. Fırtınada denizde olan aldığı yaraları onarırken; siz hava açtığında hemen yola çıkarsınız.

Bedeninizi dinleyin. Nefes alabiliyorsanız; bunun farkındaysanız her şey yolunda demektir.



Ve sadece seyredin...

1 yorum:

  1. Looking for information and found it at this great site... » » »

    YanıtlaSil