Çarşamba, Temmuz 28, 2021

Cırcır Böcekleri

 Aslında Siirt’in Sırları belgeselini izleyecektim.

Ama gecenin sessizliğinde cırcır böceğini andıran duyduğumuzda yaz ve yeşillikle hafızamızda eşleşen böceğin sesini biraz daha duyabilmek için açmadım.

Onun yerine bir astroloğun 2009 Eylül sonrası yaşadıklarınıza bakın yorumuyla 2009 Eylül ve sonrası blogumu okumaya başladım.

Sonra yazmaya

İnşallah devam ederim


Yazabilsem Yeniden

 Ben yazmayı çok özledim

Ama bir yandan da bir türlü başlanamayan rejimler gibi bi türlü başlayamıyorum

Arada defterlerime yazıyorum ama bu bloga değil

İnsan kalbi durunca mı ölür?

Yoksa kendiyle bağlantıyı koparttığında mı?

Dönüp şöyle bir tarihçeme baktığımda artan, sonra azalan ve en sonunda duran bir yazma grafiğim var

Ben öldüm mü?

16 sene aynı istikrarda yazmak elbetteki kolay değil

Ama bu kadar da boşlamak olacak iş değil

Bugünden geçmişe baktığımda

Cesaretimi kaybetmişim

Korkak, ürkek, hesapçı olmuşum

Hesapçı derken okuyanın ne düşüneceğini yorum yapacağına hüküm verip kendime saklamayı tercih etmişim

Ben diye bir şey pek kalmamış

Tıpkı hayatımız son yıllarda giren hızlı içerik tüketim mecraları gibi fikirlerim hissettiklerim yazıya dönüşemeden timeline’ımdan akıp gitmiş

Hiç bir şey içime değmemiş

Değse de yazıya dönüşememiş

Ama en acısı da

12 yıl önce yazdığım “Boş” bir yazının bugün her kelimesini bire bir yaşıyor olmak nasıl yerimde saydığımın acı bir göstergesi

Nasıl risk almaktan kaçındığımı

Beni köle eden sistemin sunduğu yapay dünyada kalmak için hiç bir şey yapmadığımı görüyorum

Büyümek sorumlulukları da beraberinde getiriyor şüphesiz ama kendi ruhundan vazgeçmeden de yapabilmeli insan

Öğrenilmiş çaresizlik yerine cesur adımlar atmalı