En son Barselona'daydı...
Öncesinde bir Amsterdam seyahati de oldu ama yazıya dökülemeden sayfalarında Barselona notlarını buldu...
Kısa bir giriş yazısı ordan, gerisi bilgisayar başında İstanbul'da
10 Şubat 2018 23:10 Barselona/İspanya
Born to travel aslında Aralık 2017'de Amsterdam'daydı ama hala orayı yazamadı. Barselona da aynı kaderi paylaşmasın diye bir iki satır yazmak istedim.
Geniş caddeleri ve şehir planıyla, binalarındaki tek tip tenteleriyle, balkonlarındaki çiçekleri ve düzenleriyle etkilese de beni...
Tabi ki Gaudi bu şehrin bende başka bir his bırakmasına neden...
Alice Harikalar Diyarında benim için bütün eserleri...
Aklın alabileceğinin çok üstünde.
Renklerle oynaması, doğayı eserlerine yansıtması...
Park Güell'de ki taşların bu kadar doğal ama bu kadar gerçek üstü kullanılması inanılır gibi değil.
Doğa yapmıştır diyorsun ama birbirini takip eden düzende aynı şekilde dizilmiş birbirinin aynı parçalar mümkün değil.
Sagra de Familia'dan bahsetmeye ömür yetmez, ki yapmaya da yetmemiş, yetmiyor...
Gördüğüm eserler karşısında şaşkın ve büyülenmişim.
Bir de fark ettim ki, Türkiye'de kötü yapılaşmayı eleştirirken yanlış bir kıyaslama yapıyorum.
Buradaki binalar yüzlerce yıl öncesinden, beton taş. Dimdik ayakta. Dönemin zenginleri sanat akımlarının etkisiyle gösterişli ve iddialı eserler yaptırmışlar.
Oysa Türkiye'de o dönemde sadece ahşap vardı, bir kıvılcımla yok olan. Taş bina yaptıracak maddi güç çok az insanda vardı. Ki savaşlar, yoksulluk derken ilaç kutularına pencereler açıp ev yapan çocuklar gibi binalarla doldu her yer.
14 Şubat 2018 21:45 İstanbul
Turlar yerine bireysel plan yapıp kendimiz şehirleri keşfetmeye başladıktan sonra seyahatler daha bir keyifli olmaya başladı.
Bireysel seyahatimizi en ince ayrıntısına kadar planlayan kardeşimin hakkını teslim etmem lazım burada. Nerde inilecek, neye binilecek, nerde kalınacak, nerelere gidilecek, kuyruk beklememek için önceden alınması gereken biletler neler, hangi müze ziyaret edilecek her şeyi planlamış biri ile seyahat etmek güzel.
El Prat havaalanından Catalunya Meydanı'ndaki otelimize gideceğiz. Seyahat öncesi tek bildiğim şey uçağın saati :) yani beni orda bıraksa nasıl giderim rezervasyonumuz hangi otelde hiç bir şey bilmiyorum. Neyse ki bırakmadı.
Rambla caddesi üzerindeki Onix Hotel, çatısındaki minik havuzu -bu mevsimde tabi ki girilesi değil- Avrupa'da alışık olmadığım zengin kahvaltısı ile iyi bir oteldi.
Merkezi bir noktada olması, hemen arka sokağınızda Gaudi'nin en eğlenceli eserine ulaşmak artı değerdi
Casa Batllo
Casa Mila
El Born Barcelona'da ise 1700'lü yıllardaki Barselona'nın bozulmamış sokaklarını ve yerleşimini görebileceğiniz bir yer.
La Sagrada Familia
Gaudi'nin en tarifsiz eseri. Aylarca oturup seyretseniz her an farklı bir yönünü keşfedersiniz. O kadar çok detayı var ki, zaten bu yüzden yüzyıllardır bitmemiş halen daha da sürüyor.
İçeride dolaşırken inşaat sesleri geliyor. Vitrayların renk cümbüşü anlatılamaz.
Ama daha değişik bir deneyim yaşamak istiyorsanız kulelerine çıkmanızı öneririm. Aşağıdan gördüğünüz tepesinde üzüm taneleri rengarenk başlıklar olan kulelerle yan yana gelmek fotoğraflamak keyifli.
Kule ziyaretinden sonra tekrar bazalikanın içine indiğimizde batan güneşin vitraylardan geçerek içerde yarattığı o şenlik havası harikaydı. Yani ne yapın edin ziyaretinizi güneşin vitraylardan geçtiği zamana denk getirin.
Barselona'yı dolaşmak için en ideal araç üstü açık turistik otobüsler. Gün boyu ziyaret etmek istediğiniz turistik noktalarda inip daha sonra tekrar binerek, şehrin güneyini ve kuzeyini rahatlıkla görebilirsiniz.
Park Güell de bu şekilde rahatlıkla ulaşabileceğiniz başka bir Gaudi noktansı. Gaudi'nin sponsoru olan dönemin varlıklı Güell ailesinin yaptırdığı bir sayfiye evler projesi olarak başlanmış. Ancak tek ev yapılmış sonrasında Güell ailesi tarafından belediyeye bağışlanarak mesire yeri olarak kullanılmaya başlanmış. Tabi ki projenin mimarı Gaudi olunca ortaya bir sanat eseri park çıkmış.
Taş taş üstüne öyle yerleştirilmiş ki, doğanın bir eseri diyorsun ama birbirinin aynı bu kadar çok taş dizisinin bir araya gelmesi tesadüf olamaz diyorsun.
Akdeniz'in ayaklarınızın altında olduğu harika manzarası, dönem itibariyle sapsarı açmış mimozalarıyla ve Gaudi'nin tasarımlarıyla mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Akdeniz şehri olan Barselona'da bir Antalya sıcaklığı beklerken en soğuk dönemine denk gelmek, üstü açık turist otobüsüyle seyahat etmenin etkisiyle biraz fazla üşüdüğümü inkar edemiycem.
Marinada dünyanın en büyük yatı Dilbar'la da karşılaşmak Barselona seyahatimizde lüks yatlar konusunda ufkumuzun genişlemesini sağladı.
Şansımıza Barselona Karnavalı'na denk gelmek, şehrin sokaklarında devasa karakterlerin geçiş törenine şahitlik etmemizi de sağladı.
Son günümüzde ise Barselona Katedrali etrafındaki daracık sokakları ve orjinal hediyelikcileri keşfettik. Pazar gününe denk geldiğimiz için pek çok yer kapalıydı bu yüzden bir daha ki seyahatimizde daha fazla vakit geçirmeyi planlıyorum.
Evet Barselona ilk fırsatta tekrar gidip daha fazla gezmeyi planladığım bir şehir ve hava daha sıcakken :)