Salı, Mayıs 30, 2017

Ara Güler ve Ben

Yazarken farkettim de bugünlerde hayatımda umulmadık karşılaşmalar yaşıyorum :)))

Bir toplantı için bütün bir günü geçirdiğim Hasköy'de ki Rahmi Koç Müzesi'nden ayrılırken Halat restoranda masada oturan üç kişiden yürüdüğüm yöne yüzü dönük olan yaşlı adamın Ara Güler olduğunu anlamam bir andı. Yanına gidip tanışmak için elimi uzatmam sadece bir kaç saniye...



Normalde ünlü kişilerin yanına gidip kendini tanıtan, onlara sarılıp fotoğraf çeken bir insan değilimdir.

Ama Ara Güler öyle biri değil benim için...

Yani sadece ünlü oluşuyla değil, sanatıyla hayatıyla görüp geçirdikleriyle tanışmak için can atılası biri.

Yaşayan efsane gibi klişe bi kelime kullanıcam ama Picasso'dan, Dali'ye yüzlerce önemli insanı fotoğraflamış. Hele ki şu an henüz bitirmediğim okuduğum kitabıyla son haftalarda kendisini daha yakınen tanımaya başlamışken karşılaşmak inanılmaz bir şeydi.

Kitap canlanmış karşımda duruyordu.

Tanıştık. Birlikte fotoğraf çektirme isteğimi dile getirdim. Yanına oturdum, elini tuttum.

Bana "kocan var mı dedi?" :))) Hala çapkın

Kitaplarındaki o kimseye eyvallahı olmayan duruşuyla ölümsüzleştirdik kısacık bir anı



Hayatın Karşılaştırmaları



Bazen öyle anlamsız şeyler yaparsın ki, ne işim var benim dediğin bi yerde hayatın sana bir şeyler söylemeye çalıştığını hissedersin.

Cumartesi günü, tamamen algı yanılması sonucu daha önce inmem gerekirken son durakta indim. tabi ki son durağa gelince durumu anladığım için, mecburen uzun bir yol yürümek ve normal şartlarda hiç olmayacağım bir yerde buluverdim kendimi.

Tam ışıklara geldiğimde kırmızı yanmak üzereydi acele etmedim durdum ve bekledim.

Yolun karşısından ışıklarda karşıya geçmeyi beklemek üzere başka biri bana doğru yürüyordu.

Yıllar yıllar önce olmasını çok istediğim, olmadığı için çok üzüldüğüm, uzun zaman aklımdan çıkaramadığım kişiydi.

Zaten çok uzun zaman önce iyi ki olmamış dedirtmişti bana hayat.

Ama bu sefer ki karşılaşmada babama ne kadar benzediğini farkettim. İlk defa...

Bedenen, yürüyüş ve tavırlar...

Iııy dedim.

Dakikalarca karşılıklı durduk kırmızı ışıkta.

Ben suratımda kocaman bir sırıtışla, -bu garip karşılaşmaya-...

Beni tanıması zaten imkansız, o yıllardan bu yıllara çok değiştim.

Üstelik gözümde güneş gözlüğü

Işık yeşil oldu ve geçip gittik yollarımıza

Bu kadar saçma bir seyahat sonrası böyle garip  bir karşılaşma olunca, dedim ki bunun olması gerekiyormuş bugün.

Peki bu karşılaşmadan nasıl bir ders almalıyım diye sordum kendime...

"çok istedim. ama olmadı çok üzüldüm. bugün baktığımdaysa her yönden iyi ki olmamış çok şükür diyorum.
Bugün de çok istediğim var, olmadığı için üzüldüğüm, olması için ümit etmekten vazgeçmediğim.

Ders: o çok istediklerin gün gelir iyi ki olmamış dedirtir sana, hiç bir şey için olmadı diye üzülmeye değmez. hayat seni daha mutlu olacağın şekilde taşır geleceğe"

Aldım mı dersimi?

Sanırım :)