Cumartesi, Mart 31, 2012

Hamam Sefası


Elimde çayımla mayışık mayışık bloglara bakıyorum, sanmayın yeni uyandım öğlene sarktı kahvaltı...

Gün erken başladı bana, son günlerde sık sık yaşadığım kas ağrıları ve biriken kirlerimi atayım mevsimsel dönüşüme destek vereyim dedim.

Hamam taşında yatarken bu yazıyı yazmaya karar verdim. Çünkü 10'da hamama gittiğimde kimsecikler yoktu. Halbuki 9'da gittiğim zamanlarda kalabalıklığını tecrübe etmişliğim var...

Neden???

Kupona düşen diğer tarihi hamamın etkisi olabilir mi?

Onu bunu bilmem ben memnunum kalabalık olmamasından ama siz de kuponla daha ucuz olduğunu düşündüğünüz yerin çok da ucuz olmadığını bilin istedim.

Şöyle ki...

Şimdi kuponlu hamam 100 küsür TL'den %50 indirimle 57 TL'ye falan geliyo.

Çemberlitaş ne kadar???

Teoride 55 TL (Kuponlu hamamda aldığınız paketle aynı özellikte -gazoz dahil di'il sadece- köpük kese masajı)

Sitesinden üye olup satın alırsanız hooop %20 indirim 44 TL, ondan sonra da ayda bir giderseniz hamama %40 indirim 33 TL

Bakmak isterseniz;

http://www.cemberlitashamami.com/?lang=tr

Zaten o beyaz sabunun köpüğünün içinde kaybolmak var ya, bitiriyo beni...

Her seferinde fotoğrafını çekmeyi çok istiyorum ama hamama makine sokmak yasak -haklılar- ben de google'dan bunu buldum yani ne fotoğraf benim, ne de fotoğraftaki ;)))

Bu sefer hamam üstüne aromatik yağ masajı da yaptırdım, çizgi filmlerde koltuktan bir kumaş gibi kayarak yere yapışan yaramaz karakterler gibiyim...


Cuma, Mart 30, 2012

Sabah Sabah

Çok tehlikeli bi dönemeçteyim...
Önümüzdeki iki haftayı hasarsız atlatırsam daha bi 10 yıl bi'şi olmaz bana...

Son günlerde yasadığım hayal kırıklıkları karşısında bu kadar kayıtsız, bu kadar soğukkanlı kalmama anlam veremezken etrafım, ben gerçekten hiç bi'şi hissetmiyorum...
Ya acı eşiğimi aştığım için, ya önceki yıllarda kullandığım antidepresanların ruhumda stoklanmış acil durumlarda ordan salınıyor...
Tam kafamdan peşpeşe bu cümleler geçerken, son müşterilerini almak için yola koyulan iki cenaze arabası gecti yanımızdan...

Dedim ki o zaman yazıda kalmalı bunlar, çünkü ölümden başkası yalan

Çarşamba, Mart 28, 2012

Bir Fincan Kahve

Yakın zamanda çok severek aldığım keyif objesi kahve fincanımı takdimimdir…

Bahara yakışır, erguvan niyetine ortancalar…

SAM_3666

Tabi ki Paşabahçe Göz kırpan gülümseme

Salı, Mart 27, 2012

Kaçak

Hmmmm...

Yoklama yapalım kaçak kelimeler gelmiş mi???

Kelimelerden emin di'ilim ama ben kaçakmışım, ondan eminim :)))

Geçen hafta nasıl geçti anlamadım dedim ya, o hızda 2 günlük bi eğitime gitmem gerektiği tamamen çıkmış aklımdan. Bu sabah posta kutumda

"cık cık >:-|

niye gelmediniz bakiyim eğitime, açıklama yapın bize"

diye bi mail bulunca eğitim bölümümden şöle bi maillerime baktım.

Evet, davet 6 Mart'ta gelmiş, takvimime de kaydolmamış, halbuki eğitimden bi hafta önce hatırlatma gelirdi hep o da gelmemiş...

Unutmuşum, gitmiş :)))



Haa bi de demişler ki yoklama kağıdında imzanız olmadığından tespit ettik sizi, demek yoklama kaçağı böyle olunuyomuş.

Kime Benziyor?

Elimde değil görür görmez bu çizginin gerçeği bu diyorum...

Trt Çocuk'ta izlediğim Keloğlan'da ki Uzun birini hatırlattı bana, kime mi???

Önce Uzun'la bi tanışın...


Çizgi filmi izleseydiniz tahmin etmeniz biraz daha kolay olurdu ama saf, yemeğe düşkün, paldır küldür konuşan dalan bi adam :)))


Ne dersiniz???

Pazartesi, Mart 26, 2012

Kelimelerime...

Sizin için haftada bir ya da 15 günde bir yazmam o kadar da farkında olmadığınız bi durum belki de...

Yani benim ve sizin için geçerli di'il sadece hepimiz için...

Yazan ve okuyan taraf olarak...

Yazan sürekli yazmaktan keyif alıyor blogunu güncel tutmak tatmin duygusu yaşatıyorsa bir haftayı bulan yazmamalar, yazacak heyecan hissedememek hain bi kurt olup içini kemiriyor, suçluluk duygusu etrafında dolaşıyor her an üstüne atlamak istercesine...

Yazan her defasında kendini kandıracak uygun bir bahane bulup, işte geldim burdayım diyebilmek için süslü cümleler kurar, tıpkı şu an benim yaptığım gibi...

Halbuki ne gerek vardır bu kadar kıvranmaya, bahaneler bulmaya, kendini haklı çıkarmaya???

Okuyanına saygıdandır aslında, kapıya gelip de boş dönmek, ohoooo hala yeni bi'şey yok dedirtmemek mahcub etmemek içindir

Aslında çok çok yazmak isteyip de içindeki kelimelerin alıp başını başka yerlere gitmesindendir...

Onları ikna edip geri getirmek içindir bu kadar dil dökmeler, bahaneler...

Ey benim kelimelerim ikna oldunuz mu???

Geri döner misiniz bana, yine sever misiniz beni???

Perşembe, Mart 22, 2012

Nasıl oldu cuma???

Bu hafta "ooof :( daha salı'mı??" demeye fırsat vermeden cuma oldu...

Eksik mi bu hafta diye günleri saydım, o da tam çıktı.

O kadar keyifliydi ki, o kadar mutluydum ki nasıl geçti anlamadım diyebilir miyim???

hiç di'il...

Kırmızı deri ceketimin yakasındaki tuzlu su lekesi delilidir...

Eee madem nasıl geçti anlamadın başa alalım bi'da yaşa...

yok istemem...

Nasıl açıklıycaz tarihe bu haftayı???

O kadar hasrettik ki güneşe, baharın gelmesine, gündüzün geceyle eş olmasına...

Iyi geldi bize...

Pazartesi, Mart 19, 2012

Hediye

Cheese cake hem de Maria’a Cheesecake

Şık bir servis tabağında hem de İstanbul desenli

Biraz rötarlı da olsa hoş bir doğum günü sürprizi, hediyesi…

SAM_3654

Salı, Mart 13, 2012

Soğuk-Sıcak


(daha fazlası için resme tıklayın)

Öyle soğuk ki bugün, kar yağdığı zaman bile bu kadar üşümemiştim...

Böyle olunca insan yumuşacık bi şeylere sarılmak, sarılıp uyumak, film seyretmek istiyor

Eee elimizdeki en ucuz ve pratik malzeme peluş olunca, elimde de peluşun hikayesi ile ilgili böyle bir yazı olunca, yayınlamak istedim.

Okuyun içiniz ısınsın :))

Muflon-Peluş-Suni Kürk...

Üretimini yaptığımız kumaşların birbirini çağrıştıran benzer adlarıdır hepsi.

Muflon bilinen yaygın anlamıyla elbiselerin iç tarafında astar olarak ısınma amaçlı kullanılan terbiye edilmiş (post) yünlerin genel adı olsa da sayıları gün geçtikçe azalan Ermenistan, İran ve doğu sınırımızda türünün son temsilcilerinin yaşamaya devam ettiği, şimdiki evcil koyunların atası olan eğri ve iri boynuzlu bir koyun türüdür.

Tarih boyunca bilinen en eski giyim malzemesi olan hayvan postu ve kürk doğada kısıtlı miktarda bulunması sebebiyle her zaman değerli olmuştur. Ancak gerek işlevselliği gerekse güzelliği nedeniyle başta tekstil sektörü olmak üzere insanlığın hiç bir zaman vazgeçemediği bir malzeme olmuştur.

İşte bu değerli hayvan kürklerinin taklit edilmesiyle keşfedilen bir tekstil ürünüdür suni kürk....

İlk defa 1929 yılında Güney Amerika’da yaşayan “Alpaka” isimli memeli bir hayvanın tüyleri kullanılarak suni kürk üretilmeye başlandı. Moda sektörü açısından sadece iki renkte üretilebilmesi ve kunduz, vizon gibi zarif kürklerin yerini tutmamasına rağmen ucuz olması ve sıcak tutması gibi avantajları dikkate alındığında üreticiler suni kürkü geliştirmeye devam ettiler.

1950’lerin ortalarına kadar suni kürk üretimindeki denemeler başarılı sonuçlar elde edemediyse de, bu tarihten itibaren alpakanın tüyleri yerini yeni keşfedilen akrilik malzemeye bırakınca hem daha hafif hem de istenilen renkte suni kürk üretimi mümkün oldu.

Günümüzde çeşitli sentetik ya da doğal malzemeler ve kimyasallar sayesinde doğadaki tüm hayvanların kürklerini taklit etmek, düşük maliyetlerle suni kürkler üretmek ve arzu edilen kaliteli ürünleri elde etmek mümkün hale gelmiştir.

Nerelerde kullanılıyor bu kumaşlar derseniz, sınırları çizilemeyen hayal gücünün sonsuzluğunda uçsuz bucaksız bir dünyada buluyoruz kendimizi. İç giyim, dış giyim,  şapkalar, çantalar, ayakkabılar, oyuncaklar, yatak örtüleri, koltuk kılıfları, halılar, klima filtreleri, boya fırçaları, at eğerleri, dekoratif kaplamalar ve bazen bizlerin bile aklına gelmeyen, müşterilerimizin belirlediği yüzlerce ürün.

Peki siz olsaydınız nerede kullanırdınız?

Pazartesi, Mart 12, 2012

Kocakarı Soğuğu

Nerden çıktı bu soğuk, gelmiycek mi bahar diye boşuna sızlanmayın...

Yüzyıllardır süregelen tabiat döngüsüne yeter mi gücünüz, ki yetmesin de zaten...

Kocakarı geldi dün, pazara kadar da gitmiycek...

İyisi mi hoş tutun arayı, boşuna didişmeyin :)))


Pazar, Mart 11, 2012

Ayasofya’nın İzleri

Ayasofya’nın üst katındaki sütunların ilk planlandığı şekilde olması gereken yerden daha geriye yerleştirildiğini biliyor muydunuz?

Fotoğraflarda da göreceğiniz gibi, işaretlenen yerden daha geriye yerleştirilmiş sütunlar…

Ayasofya’nın mimarları böylesine büyük bir kubbeyi inşa ederken, kağıt üzerinden gerçeğe dönüşen her adımda yeni bir sorunla karşılaşmışlar

Bu sütunların neden daha geriye çekildiği konusunda ki tez de daha kısa sütun kullanmak suretiyle işçilikten yüzde 20 tasarruf edilmiş olması yönünde.

National Geographic’deki belgeselden öğrendim ben de bunları, eğer izlemek isterseniz

http://natgeotv.com/tr/antik-mega-yapilar/videolar/ayasofya

http://www.insaatim.com/index.php?pid=forum_detay&topik=480

SAM_3199SAM_3199_f

Cumartesi, Mart 10, 2012

Sosyal Kol

Öğrencilik yıllarımızın hatıralarında her yıl bir sosyal kola yazılma, en çok talep görenlere öğretmenin seçtiğinin yazılması kimsenin yazılmak istemediğine de  mecburiyetten kayıt olma vardır...

Şimdi nerden çıktı bu diyceksiniz...

Billboardlarda görmüşsünüzdür belki,

"yeşilay kolu başkanını arıyor"

Yeşilay okullardaki eski başkanlarını arıyomuş da ;))

Hatırlamaya çalıştım ben ne kolları olmuştum...

Trafik kolu olduğumu hatırlıyorum hatta o birinci sınıftaydı sanırım,

Napar ki trafik kolu???

Kızılay kolu...

En rağbet görendi, en ekşını olan o olduğu için kızılay paraları toplanır, pulları dağıtılır, sınıfın ecza dolabı ondan sorulur

Kitaplık kolu vardı bu da ekşınlıydı, sınıfın kitaplığı ona emanetti ödünç kitap verme dolabı düzenleme

Hatırlamakta zorlandım başka neler var diye, google müracat ettim :))

Yeni yeni kollar çıkmış -bu arada eğitsel kolmuş resmi adı-

Tüketicileri Koruma Kolu bile var bizim zamanımızda yoktu di'mi?

Şöle bi sayarsak

Gezi kolu,
Sağlık ve temizlik kolu
Kooperatif kolu,
Hayvanları koruma kolu
Yangın kolu
Resim kolu
Folklor kolu

Neyse eski Yeşilay Kolu başkanlarındansanız belki sizi arıyolardır ;))

http://yesilaykolubaskaniniariyor.com/




Perşembe, Mart 08, 2012

Palamut, Kurt, Aşk, Tatavla



"Bazen bir kadını, bir mahalleyi, bir eşyayı çok seversin, ancak hayat adil değildir, sana her istediğini vermez, insanlar buna bazen kader der, şans da der, mantık der, bense hayatı yap boz oyununa benzetiyorum. Milyonlarca parçadan oluşan, parmak izlerimiz gibi herkesin farklı parçası var. Birbirine uymayan parçalar, zorla olmaz zorlarsan bir parçayı kırarsın,uygun bir parçayı bulmak için diyar diyar gezersin, yine de bulamazsın. Bu işin sırrı nedir, biliyor musun, parçaları birleştirmeye çalışma, bırak yan yana dursunlar, sansınlar ki eğer denersek bu parçalar birbirine uyacak."



Palamut Zamanı Aşk - Fikret Yıldırıcı
 
Hikayeleri romanları okurken hep son cümleden sonra neler olduğunu, kitabın kahramanın karşısındaki diğer kahramanın içinden geçenleri merak etmişimdir.

Aşık olunan adam, kovalanan katil, ölen adam...

Fikret Yıldırıcı tam da böyle yazmış hikayeleri...

Tatavla'nın Kurdu ve Palamut Zamanı Aşk

Önce biri anlatırken kendi cephesinden yaşadıklarını, sonra diğeri

Tatavla'nın Kurdu isminden korku romanı izlenimi yaratsa da ilk başta; Tatavla'nın Kurtuluş'un eski adı "kurt"un da siyasi sembol olduğunu söylersem farklı kültürlerin kaynaşıp çatıştığı bir döneme ait başlayınca bitirmeden bırakmayacağınız bir kitap olduğunda az çok tahmin edersiniz.

Palamut Zamanı Aşk, daha naif daha az şaşırtıcı ama yine yazarın kaleminden dökülenleri bi çırpıda okuyup bitirmek istiyor insan.

Bugünlerde yeni bi'şeyler okuyim diyorsanız keyifle tavsiye ederim


Çarşamba, Mart 07, 2012

Ayva Filiz Vermiş

Not

Ayva çiçek açmış,

Yaz mı gelecek

Gönül bu sevdadan vaz mı geçecekNot

Annem televizyondan öğrendiği pratik bilgileri denemeyi seviyor, özellikle bitkisel yöntemleri

Yediğiniz ayvaların çekirdeklerinin üzerine biraz su ekleyip buzdolabında saklarsanız, yüzünüze sürmek için mükemmel bir nemlendirici olur

Gerçekten jölemsi bir hal alıp güzel bir nemlendirici olduğunu kabul etmek gerek

Lakin biz bunu buzdolabında unutmuşuz, malum çok para vermedik ya iki günde unuttuk döndük yine kimyasal kremlerimize

O kendi kendine filiz vermiş yeşermiş –hem de buzdolabında-, atılmaz dökülmez

Can o;

Filiz vermiş,

Toprakla buluşturmak lazım onu…

SAM_3616

Salı, Mart 06, 2012

3 Kıta Bir Blogger



 Bir blogger yarışması var Gazelle Travel'ın facebook üzerinden yaptığı...

 Naçizane bendenizde halk oylamasına kalmış bulunuyorum

Yukardaki yandaki bannera tıkladığınızda facebook hesabınız üzerinden dörtyapraklıyonca için oy kullanabilirsiniz.

3 oy verme hakkınız var, tüm oylarını bi kişiye vermenize de hiç bi engel yok :))

Şu an oyu 2000'e yaklaşanlar var ki, onlara yetişemem

Ama yine de desteğinizi esirgemezseniz benden mutlu olurum :)))

Konusuz

bakıp çıkıyorum,

yazmadıkça yeni bi'şey

içimdeki "niye yazmıyosun, niye yazmıyosun diye" eteğimden çekiştirip duruyo

o zaman şöyle bi özet yapıyim de o da sussun :))

okuduğum dergilerde, gezindiğim internet sitelerinde değişik güzel şeyler bulduğumda yazıyorum bi kenara sonra hepsini inceleyip benden geçer not alanları size de söylemeye çalışıyorum

bu hafta ki linklerimiz şöyle

http://www.pharedesign.com/ (otto santral'deki deniz anası formlu avizelerin yeri)

http://www.takkunya.com/

http://www.bobblehead.com.tr/ (orjinal ve eğlenceli hediyelik)

http://www.nahil.com.tr/ (güneş ocağı uygun fiyatı ve işleviyle çok cazip geldi)

http://www.asanni.org/ (camın içinde ebru yapıyorlar adeta)

http://www.pluscanvas.com/ (istediğiniz resminizi duvarınızda görebilirsiniz)

sonracıma geçen ay üye olduğum vanilya club'ın ilk kutusu geldi bugün

neler çıktı içinden???

essie'den oje,

alessandro'dan ışıklı dudak parlatıcısı,

inci tozu maskesi,

ayak kremi

nuxe'dan body scrub ve cosmed'den serum ve vücut losyonu

35 TL'ye karşılık çok iyi bi paket



Perşembe, Mart 01, 2012

Kırtasiyeci

Neyseki şu Notebook denen kırtasiye her an girip çıkabileceğim yolumun üzerinde bi yerde değil.

Kanyon'a gidip otopark'a inen merdivenleri takip edip alt kata ulaşmam gerekiyor ziyaret etmek için.

Amaaaaa çok güzel şeyler var :))))


Kırmızı Kar

10 dakika kıpırdamadan durana kardan adam olma garantisi veren sabah :)))