Çarşamba, Temmuz 13, 2011

Tatil Sayıklamaları

Teorik olarak iznim cuma akşam 18'de bitti...

Pazartesi itibariyle işlerimin arasında kaybolma ihtimali nedeniyle ne varsa yazmak istediğim döküyorum ortaya. Ama siz hepsini birden okumayın, her gün bi tane okuyun ki uzun süre yazamazsam yokluğumu hissetmeyin :)))

Bu yazımın konusu son bir haftada aklıma gelen, mutlaka söylemeliyim-yazmalıyım dediklerimden küçük küçük notlar...

Otobüs ve uçak yolculuklarında çocuk kabul edilmeyen oteller gibi özel seferler düzenlenebilir mi acaba? Henüz çoluk çocuğa karışmamış ama ilerde bir gün çocuk sahibi olmayı hayal edenlerin ümitlerini kırmamak adına :)))

Yanlış anlaşılmasın yazdıklarım, çocuk sevmiyor değilim aksine çok severim ve çok da iyi anlaşırım ufaklıklarla ama seyahat boyunca  bütün gece katılarak ağlayan bir çocuğun bünyede yarattığı tahribat uzun  bir süre ağlayan çocuklardan ve ailelerinden uzak durmam gerektiğini düşündürüyor bana. Yoksa çocuk planlarımı bir ömür erteleyebilirmişim gibi geliyor ;)))

Gelelim erkeklere...

Ve çocuklara.

Şöyle bir yoklayın hafızanızı çocukları oynatcaz diye şekilden şekile giren kaç kadın var hatıralarınızda???

En fazla kova ve kürekle, denizde yüzme yada dalma yarışı yaparken...

Yalan aslında çocuk oynatmak, erkekler kendileri çocuk gibi oynayabilmek ve etraftan deli muamelesi görmemek için sergiledikleri bu üstün performans. Süper kahramanlar gibi hep bi pelerinleri olsun isterler. İlk kez -onlar için sonu kötü biten!:)- sünnetlerinde pelerinlerini savura savura havalarını atmışlar ama o günden beri bu hayallerini sadece deniz kıyısında omuzlarına aldıkları plaj havlularıyla gerçekleştiriyorlar gibi geliyor bana.

Tatilde okumak için önereceğim bir numaralı kitap Gülse Birsel'in "Yazlık"...

Bildik yaz hallerini Gülse Birsel'in kelimelerinden okumak şezlongda yatarken suratınızda kocaman bi tebessümün, hatta kolayca kahkaha atan biriyseniz kahkahalarınızın tüm plajda çınlaması işten bile değil ;)))

***

Tam da burasında cumartesi akşamı ara verilmiş yazının devamı aşağıda

***

Böyle bir es verdi. Gerisi gelir diye düşündü yazan...

Ama tutarsız, ilişkisiz, alakasız konular dolaşırken beyninde; yüreği nereye tutunacağını bilmezken daha fazla tatil sayıklayamayacağını Kadırga Otel'den, Kadırga Koyu'nun muhteşem denizinden, Bayram Amca'nın yemeklerinden hakkıyla bahsedemeyeceğinden bu bölümü yazmaktan vazgeçti.

Siz en iyisi onun çektiği resimlere bakın...







Hiç yorum yok: