Pazartesi, Kasım 30, 2009

Tema Görselimiz

Sevgili kardeşimin yardımlarıyla blog tema resmimi oluşturduk. Aralık ayı boyunca göreceğiniz temamızın ana fikri yeni yıldan beklediklerimiz.

Aşk, para, mutluluk, sağlık, eğlence veee huzur

by Yavuz
İsmimizle benzeş bazen ruhlarımızın birbirimize değdiği 4 yapraklı yoncasına sıkı sıkı sarılan bir ruhdaşım var.

Yonca Tokbaş.

Arkadaşlarımın onun yazılarını benim sanmasıyla tanıdım onu. Bazen yazdıklarıyla yazdıklarım taşıdığı ruhlara o kadar paralel düşüyor ki ben bile şaşıyorum.

Bugün "güneş tozu" yazmış. Aynı durumda nerdeyse aynı cümlelerle yazardık, ancak bu kadar olur. Bu yüzden onun hissettiklerini öyle bir yaşadım ki :))

teşekkürler adaşım

Yonca Tokbaş'tan Sabah Güneşi

Ben kendimi hapsolmuş kısılmış, kıstırılmış hissediyorum. Duygularım bile bana ihanet ediyor. Bir şeye takıldı mı tutumunun yanlış olduğunu bile bile tutturdu mu tutturuyor. Ne dersen de, ne yaparsan yap. Başkası adına hükümler veriyor, verdiği hükümlerle müebbet yada idama karar veriyor. Neyse ki hükümleri uygulamakta acele etmiyor.

Ama huysuz, huzursuz, gergin, ağlamaklı, hırçın.

Cuma, Kasım 27, 2009

Bayram Kurabiyesi

Hamaratım bugün. Geçen hafta bi arkadaşımda yediğim ve görsel olarak da yaratıcılığa açık bir çalışma olduğu için denemekte sabırsızlanıyordum.

3 yumurta sarısı;
5 kaşık pudra şekeri,
3 kaşık kakao,
250 gr tereyağ;
1/2 paket kabartma tozu ve alabildiği kadar un.


Kurabiyeler soğuyunca eritilmiş çikolatayla dilediğiniz gibi oynayabilirsiniz üzerinde. Ben Ülker'in %70 kakaolu ve portakal aromalı bitter çikolatasını kullandım.

Mükemmel.

Aslında beyaz çikolatayla da bir şeyler yapmak istiyordum ama onun kıvamı daha koyu olduğu için rahat çalışamadım. Biraz uzman önerisi almak lazım. Belki beyaz çikolatayı bir şeyle inceltebilirsem hayallerimi gerçeğe dönüştürebilirim.

İyi bayramlar

Perşembe, Kasım 26, 2009

Benim Pastam


Bugün elime Unilever'in -Unipro- sponsorluğunda hazırlanan güzel bir pasta kitabı geçti. Yapacağımdan değil ama günün birinde 4 yapraklı yonca pastası yaptırmak gerekirse elimde model olsun diye not düşeyim dedim.

Müzede Kaçak Yolcu Var

Evimizdeki minik müzemizde çeşitli ülke ve şehirlerden sembolik hediyeliklerimiz var. Üst raf Kuzey Amerika, orta raf Asya, alt rafta Türkiye'nin çeşitli şehirlerini temsil ediyor.

Yalnız bu rafların birinde kanlı canlı bi şey var :))) Bilin bakalım hangisi????


"Beni bloguna malzeme yaptın, ısırırsam seni görürsün!!!" bakışıyla yaramaz papağanımız :))))

Cumartesi, Kasım 21, 2009

Metrobüs İnsanları

Metrobüsle seyahat iyi mi oldu kötü mü bilmiyorum, her güm yeni bir tip yeni bir olay. Aslında eğlenceli olmuyor da değil.

bu da dün akşamdan.

25-35 yaş arası bir kadın. Metrobüste oturmuş kitap okuyor. Buraya kadar her şey normal. Bi ara burnunu sildiğini gördüm sonra da gözünü. Herhalde nezle dedim.

Fakat sıklıkla gözlerini siliyor. Bir süre sonra bi baktım yanaklarından yaşlar süzülüyor. Hem okuyor hem ağlıyor ama nasıl.

Ne okuduğunu çok merak ettim ama kitabı bir an olsun kapatmadı. Ben inerken hala ağlıyor ve okuyordu.

Sabah Çiğ Taneleri


Çarşamba, Kasım 18, 2009

Splendor In The Grass


Pink Martini'nin albümünü aldım bugün :)))

Komşu İş Sanat'ta 24 Kasım'da konseri var, ama bir ay öncesinden baktığımda bile tükenmişti biletleri :((( Artık albümle idare edicez napalım.

Fonda Pink Martini çalarken, daha romantik ve yumuşak bir şeyler yazmam gerekirdi ama bu aralar pek beslenemiyorum ;) Başka bir Pink Martini gecesinde inşallah!!!

Salı, Kasım 17, 2009

GDO'lu erkekler

Dün geceden söz verdiğim gibi bugünkü konumuz ultra metro seksüel erkekler ...

Geçen akşam -cuma akşamı- saat 8'de Levent'te Metro City'e bağlanan alt geçitten geçiyorum.

Aman Allah'ım!!! cilt bakımı yapılmış bütün fazlalık kıl tüyler alınmış, erkek ama bebek gibi suratlı, eşofmanlı ama şık, omurgası dimdik başında ansiklopedi taşıyormuşcasına yürüyen bir adam. -adam kelimesi bütün bu tanımlamalarla tezat oluşturuyor ama napiyim başka kelime bulamadım.-

bir kaç adım sonra başka bi tane. takmış koluna çantasını tıngır mıngır yürüyor. Bir kaç adım sonra başka bi tane. Hayır çığlık atmak istiyorum.

Başka bi tane metrobüste.

Allah'ım bu ülkede erkek gibi erkek kalmamış, bu GDO'lu gıdalar en çok erkekleri etkiliyor olabilir mi?

Pazartesi, Kasım 16, 2009

Haftada bi kaç akşam metrobüsü kullanıyorum. Can sıkıntısından da etrafımdakilere sarıyorum. Ki sarmasam bile gelip gözümün önünde, kulağımın dibinde duruyorlar.

Mecidiyeköy'den binen kapalı genç bir hanım. Ama kapalı dediysem trendy olanlarından. Burberry eşarp, Louis Vitton çanta. Arkadan görebildiklerim bu kadar.

Zaten Burberry'nin deseni malum. Eşarbın arkasında kocaman puntolarla da yazılı, e be kızcağızım bi de eşarbın kenarına iliştirilmiş kocaman etiketini anlamayan görmeyen kalmasın diye milletin gözüne sokmak olmaz ki.

Çanta orjinal mi tam çözemedim, çünkü Louis Vitton'la gerçek hayatta bir münasebetim olmadı. Ama ağzı açık çantadan görünen astardaki LV detayı gerçeğe yakın izlenimi veriyodu.

Bu kadar lüks marka aynı bünyede barınırken metrobüste ne işi var????

Twitter'ın methini duyuyoruz her yerde. Millet twitliyormuş nerde ne yaptığını. Herhalde ben de girsem bu işe en eğlenceli twitlerimi metrobüs'ten yazarım.

(twitter'ın jargonuna uymayan sözler yazdıysam affola, cahilliğime verin :)))

gelecek yazımın konusu ultra metro seksüel erkekler...

bekleyin!!!!

Salı, Kasım 10, 2009

Tembel oldum yine :((

Kaç gün oldu yazmayalı, ne yalan söyliyim o yazma coşkusu da uzaklaşıyor gibi yapışiyim en iyisi paçasına da gitmesin.

Bu akşam da kaçmasına izin verecektim ama yemek yiyemediğimden oyalanmak için yazıyim bi şeyler dedim.

Yemek yiyememek alternatifi blog yazmak ne alaka?????

Dişçiye uğradım eve gelirken küçük bir dolgu operasyonu ama 20'lik dişte. Basınca iğneyi hala ağzımın yarısını hissetmiyorum nasıl yemek yiyim bu halde?

Gayet açık :))))

Pazartesi, Kasım 02, 2009

Pazartesi sabahı...

Şiddetli sağnak yağış altında ofise gelmişsiniz ve her yeriniz sırılsıklam. Size inat camdan baktığınızda rengarenk bir gökkuşağı sırıtıyor karşınızda.

Camda yağmur damlaları ve dikkatle bakarsanız ikinci soluk bir gökkuşağı da arkada oluşmaya başlıyor. Yalnız cama yansıyan ofisin ışıkları da var, onu da başka bir doğa olayı sanmayın sakın :))

İyi haftalar

Pazar, Kasım 01, 2009

Mim'e Cevap

Teşekkürler Asortik beni hatırladığın için :)))

Mim'lere pek ilgi gösteremiyorum aslında tembellik mi, zor mu geliyo bilmem neden. Ama senin hatrına cevap vereceğim sorulara.

bu arada ben kimi Mim'lesem bilemedim?

Bloguna neden bu ismi verdin?

Adımla müsemma bir blogum olsun istedim. Ben Yonca'ysam blogum da dört yapraklısı olmalı dedim :)))

Bloguna yazarken star tribiyle olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?

O kadar lüksüm olduğunu sanmıyorum. Çünkü ruhumda çok gelgitler olduğu için bu aralar bloguma yazmaktan kaçıyorum. Yeter ki yazabileyim diye; en ufak bi yazma dürtüsünde tuşlara dokunuyorum. Zaman, mekan, koşul aramıyorum.

En son satın aldığın garip şey nedir?


Garip demeyelim de, aldın da ne oldu almasaydın da olurdu diyebileceğim.

Magnetli metal baharatlıklar :)))

Dekoratif ve kullanışlı olacağını hayal etmiştim. Ama lazım olduğunda kapağını çevirip dökmek için insan üstü çaba sarfetmek gerekiyor. İnsanı delirtiyor.

Şeker gibi olduğun anlar?

Bunun cevabını bulmak için bu kadar düşünüyosam bu aralar pek şeker olamamışım anlaşılan. Durumum vahim :((((

Arkadaşım, artık sormayın dediğin şeyler?

Adetten -Nasılsın?- evet bu soruyu sevmiyorum. Adetten iyiyim cevabından da nefret ediyorum. Ama hep kullanıyorum, kullanıyoruz

Aynaya bakınca gördüğün?

Asgari müştereklerde idare etmeye çalışan, bi yandan da hayatın ucundan mutlu olacak bir şeyler yakalamaya çalışan ve istemeyerek de olsa büyümek zorunda kalan bir....

Kendini okutan blog dediğin?

Samimi, farklı şeyleri anlatan, değişik, renkli, her telden

Bu blog sahibi-sahibesiyle karşılaşabileceğin yerler?

Her yer :)))