Pazartesi, Eylül 10, 2007

İstanbul Turu - Şehzade Cami

Haftasonu malum açıköğretim sınavları vardı. Kardeşimin cumartesi öğleden sonra sınavı Vefa Lisesi'nde olunca, takılıp peşine tarihi ve turistik bir gezi yaptım. Aslında sabahın ilk saatlerindeki planım Sultanahmet'e gitmek ordan da Gülhane Parkı sonundaki Setüstü çay bahçesinde bulutlu İstanbul'u türk kahvesi eşliğinde seyretmekti. Ancak sınavdan ötürü yollar ve taşıtlar o kadar kalabalıktı ki vazgeçtim.

Vefa Lisesi yakınlarında Şehzadebaşı Camii, hemen yanındaki Burmalı Mescit, semte adını veren Şeyh Vefa'nın türbesinin bulunduğu cami ve çilehanesi, Molla Gürani Cami, Süleymaniye'ye giden yol üzerindeki eski ahşap evleri, Osmanlı mezarlıklarını, Bozdoğan kemerinin sokak aralarında sıkışıp kalmış parçalarını ve tabi ki tarihi Vefa Bozacısı'nı ziyaret ettim. Kısa zamanda çok şey gördüm. Yalnız cami ve türbeleri ziyaret edemediğim için biraz üzüldüm. Çünkü ikinci kez aynı hatayı yapıp yanıma eşarp almayı unutmuştum.

Fotoğraflar Şehzadebaşı yada esas adıyla Şehzade Mehmet Cami'ne ait. Eski Fatih Evlendirme dairesinin karşısında. Bahçesi ve avlusu gerçekten huzur verior. Dışarıda akan trafiğe ve onca gürültüye rağmen içinizi garip bir sessizlik kaplıyor ve o sesleri duymuyorsunuz.

Cami hakkında genel bilgiye bu linkten ulaşabilirsiniz.

Mimar Sinan'ın çıraklık eserim dediği yapı, ustası tarafından bu kadar basit görülse de tam bir şaheser.

Minareler ve üzerindeki işçilik insanı gerçekten etkiliyor. Ama kadraja sığdırmak gerçekten güç oluyor.


İç avlunun tamamı bu pencerelerle çevrilmiş durumda. Ben de bu pencerelerden birinin önüne oturup, Haldun Hürel'in kitabını -"İstanbul'u Geziyorum Gözlerim Açık"- açıp okumaya başladım.


İç avludan minare ve şadırvanın seyri.


Cami dış avlusundaki asırlık çınar ağacı. Ortasına beton dökülmüş ve çelik tellerle desteklenmiş.

Arka avlu. Sarı sonbahar yaprakları ve güneş.

Hiç yorum yok: