Perşembe, Mayıs 31, 2007

Hisseli Harikalar Kumpanyası

Hisseli Harikalar Kumpanyası
Açıyor perdesini, açıyor
Harikalar dünyası burası
Herkese neşe saçıyor...



1979’da Egemen Bostancı yapımcılığında Melih Kibar-Çiğdem Talu şarkılarıyla perdesini açan “Hisseli Harikalar Kumpanyası” yeniden perdelerini açıyor.

26-27 Haziran’da Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda sergilendikten sonra Anadolu turnesine çıkıyor. Gala gecesinde seyretmek için çabalıyorum.

Pek fazla yerde duyurusu yapılmayan –yada benim göremediğim- müzikalin BonusCard sponsorluğunda olması ve BonusCard sahiplerine %20 indirimli olması.

İki gündür Biletix ve BKM arasında mekik dokuyorum. Çünkü Biletix gişelerinin bundan haberi yok, internette izi bile yok. Bugün son geldiğimiz durum call center yada internetten alabileceğimiz yönünde ama call center bilmiyor.

Bakalım ne zaman alabileceğiz biletleri?

Çarşamba, Mayıs 30, 2007

İstanbul'un Fethi

İstanbul'un Fethi'nin 554.yılı dün Haliç'te muhteşem ışık gösterileriyle kutlanmış. Büyükşehir Belediyesi'nin sitesinde resimleri görünce kaçırdığıma üzüldüm. Ne yalan söyliyim bu kadar güzel olabileceğini düşünmemiştim.



Pazar akşamı geç saatte arabayla Haliç'ten geçerken Mehter Takımı'nın provalarını görmüştüm ama lazer provasını görseydim kesinlikle bi yolunu bulur Haliç'e giderdim.



Üzüldüm.

29 Ekim'de Boğaz Köprüsü ile Kız Kulesi arasında daha güzeli olacakmış. Artık onu kaçırmam inşallah.





Gösteriyi benim gibi kaçırmış bir bloggerın sitesindeki videoyu seyretmenizi öneririm.

Nahnu

Ben hala bloguma video eklemeyi öğrenemedim :-(

Galata Konak Cafe


Manzara avcısı olarak dün akşam yeni bir mekanı keşfettim, arkadaşlarımla keşfettik. İlk bulan değilim elbette İstanbul Life dergisinden öğrenmiştim varlığını.

Aslında tatlılarıyla tanışıklığımız uzun yıllar öncesine dayanır. Valikonağı Caddesi'nde D&R'ın sırasında bir kaç basamakla inilen göz hizasının altındaki vitrininde her zaman baştan çıkarıcı pastalarıyla özel bir lezzet yeri olan Konak.

Galata'da bir binayı restore ederek Galata Konak Cafe adında hizmet verdiğini duyduğum günden beri gitmek için can atıyordum. İşte dün akşam kızlarla gittik, iyiki de gitmişiz.

Resimlere fazla yorum katmadan yayınlıyorum. Binanın içi çok güzel ve özenle dekore edilmiş. Özellikle lambalara ve duvardaki gravürlere bayıldım. Bina içindeki uzun yolculuktan sonra çatıda "işte İstanbul" diyorsunuz. Boğaz Köprüsü'nden başlayıp Eminönü'nü de kapsayan alabildiğine manzara. Fonda İncesaz, önüne baktığında -kafanızı kaldırmaya gerek yok- Galata Kulesi, çatılardaki martılar ve grimsi tüyleriyle yavruları.




Dün akşam çok güzel bir İstanbul masalı yaşadık. Size de tavsiye ederim.






Üstelik dün akşam ay dolunaya yaklaşıyordu.Mehtap seyretmek için de güzel bir mekan. Nasıl gideriz derseniz; Galata Kulesi'ni bulun. Sonra Beyoğlu Göz Hastanesi tabelalarını takip edin. Hastanenin önüne geldiğinizde bir bina ötesindeki yeşil bina.

Salı, Mayıs 29, 2007

Sabah Çikolatası

Sabah ofise gelip de masanızın üzerinde mor bir çikolata paketi görmek, ne olursa olsun insanı gülümsetiyor.

İşte bu sabah ben masamda böyle bir paket buldum. Kim olabilir diye düşündüğümde aklıma gelen ilk isim doğruydu.

Farklı tadları denemek konusundaki hevesimi bilen arkadaşım sınırlı sayıda üretilmiş orman meyveli Milka'yı masama bırakmış.

Teşekkürler Hande

Yaprak Dökümü

Çarşamba akşamları Avrupa Yakası'ndan fırsat buldukça reklam aralarında yada haftasonu tekrarlarında Yaprak Dökümü'nü izlemeye çalışıyorum.

Son yıllarda yapılan en başarılı ve gerçek dizi bana göre. Ne ağalar, ne silahlar ne de dehşet patlamalar var.

Bundan 60-70 yıl önce yazılan bir romanın günümüzle böyle örtüşmesi sadece şeklin değiştiği özde hayatın insanların hep aynı kaldığının göstergesi bana göre.

Reşat Nuri Güntekin'i rahmetle anmadan geçemeyeceğim böylesi bir romanı yazdığı için.

Artık ailede yaprak dökümü başladı. Yokuş aşağı freni boşalmış bir araba gibi; olanların önüne hiç kimse geçemiyor geçmeye çalışanı da ezip geçiyor.

Herkes sonunu bilse de hikayenin en çok izlenen dizi olması, rating savaşlarının top tüfek kullanmadan kan akıtmadan da kazanılacağını gösteriyor.

Tabi anlayana...

Pazartesi, Mayıs 28, 2007

Haliç'te Yine Şenlik Var

Kırmızı Kilise'nin önünden geçerken
Red Bull'un Haliç'te ilkini geçen yıl yaptığı Air Race cumartesi günü 12:00'de. Locadan yerim olmasına rağmen geçen sene şehir dışında olmam nedeniyle izleyememiş ve bu seneyi planlamıştım.

Gel gör ki bu sene de red edemeyeciğim bir teklifle haftasonunu Antalya'da geçiricem inşallah.

Konuk bir yorumcu ayarlayabilirsem, belki bu sayfalardan okuyabilirsiniz.

Aysun??????????????

İstanbul 2006'nın Fotoğrafları

Pazartesi, Mayıs 21, 2007

Özlediğime... Dedeme

23 Mart sabahı internette dolaşırken gördüğüm kişisel bir web sayfası dedem için internet sitesi hazırlama fikrinin doğmasına neden oldu. Yayına başlama tarihi olarak da öldüğü gün olan 21 Mayıs'ın son derece anlamlı olacağını düşündüm. Ve o günden sonra hummalı bir çalışma başladı bende. Araştırdıkça, konuştukça, resimlere baktıkça dedemi daha çok yaşamaya hissetmeye başladım.

Kendi sitesi arifkaraduman.blogspot.com'da çok daha fazla detayı bulacaksınız ama benim duygularımı anlattığım yazının bir kısmını burda da paylaşmak istedim...

Her çocuk gibi şekeri çok severdim. Hacıbabamın cebinde de sürekli kaynana şekeri olduğundan annemden gizli ondan isterdim. İyi duymadığı için kulağına fısıldayabilmek için koltuğun kenarına çıkar, kapılara tırmanırdım. Ama her seferinde duymadığı için biraz daha yüksek sesle söyler ve anneme yakalanırdık.

Yan yana evlerde oturduğumuz için sıklıkla bize gelirdi. Bir şeyler okumak için bizde bıraktığı siyah kalın çerçeveli, bir camı çatlak, kırık sapı yerine ip bağlanmış eski gözlüğünü takmayı çok severdim. Çünkü onunla yere baktığımda düz yeri yokuş gibi görür ve yürümeye çalışırdım. Rivayet odur ki o gözlüğü takmaktan gözlerimi bozmuşum.

Hayatta hiç bir şeyden şikayet ettiğini, beğenmediğini görmedim. Makarnayı şekerle yemesini, çayı kaşık kaşık içmesini, her Milli Piyango çekilişinde mutlaka bileti olmasını, takvim yapraklarını büyük bir ciddiyetle okumasını, günü gelmemiş takvim yapraklarını açıp resimlerine bakıp yaprakların arasını kabartılmasından hoşlanmamasına, cebinden eksik olmayan kaynana şekerlerini, ellerini ovuşturup kuvvetle şaklatmasını, üzgünse of çekmesini, keyifliyse neşeli tekerlemeler söylemesini unutmadım.

Ve onu çok özledim.

Cuma, Mayıs 18, 2007

Dere Yatağında Akar

Hayatta bazen iki seçenek vardır karşında.

Konuşmak

yada

susmak.

Konuşmak bir yere götüremeyecekse, boşa konuşmaktansa susmayı tercih edersin. Hiç kimseye, kendine bile konuşmazsın.

Konuşmamak; unutmaktan yada yok saymaktan değil. Sadece tercihini susmaktan yana kullanmaktan.

Doğru bir seçim mi dersen?

Bazen kaşınan yaraları kaşımamak, önce savmasını beklemek lazım. Doğru hareketler, doğru sözler doğru zamanda yapıldıklarında söylendiklerinde doğru olurlar.

Nasıl ki yatağında akan dereyi başka yöne çevirmek zor; içinden geçeni de zorla tersine döndürmek yerine akıp akıp kendi kendine arınmasını beklemeli.

Gül Zamanı

galeri.istanbul.gov.tr/ celile yılmaz
Okumaktan çok keyif aldığım her günü bir yaprakta yaşayan takvimin 15 Mayıs tarihli yaprağında "Gül Mevsimi" yazıyordu.

Günlerdir bende de bir gül zamanı sözcüğüdür gidiyordu. Sitenin giriş kapısını boydan boya saran beyaz sarmaşık gül, evlerin bahçelerinde yol kenarlarında rengarenk açan güllerle gül cennetinde yaşar gibiyim.

Bir de hanımelleri.

Onlar da açmış. Durup koklamak, yaşamı hissetmek lazım.

Çarşamba, Mayıs 16, 2007

Az Kaldı

21 Mayıs hazırlıkları tamamlanmak üzere. Bütün günlerim ve gecelerim onunla geçtiği için dönüp de kendi siteme bir şey yazamıyorum.

Ne mi yapıyorum?

Çok sevdiğim dedem, hacıbabam için bir internet sitesi. Onun hayatını, ondan kalanları, onu hatırlatanların olacağı kişisel bir site.

Teyzelerimi, dayılarımı gezip eski resimleri topluyorum; onlarla konuşup şimdiye kadar hiç duymadığım şeyleri öğreniyorum. Gördüğüm, bulduğum her yeni şeyle inanılmaz heyecanlanıyorum, mutlu oluyorum.

Ama hala çok eksik var.

21 Mayıs'ta şimdiye kadar topladıklarımla yayında olacağım. Ama araştırmalarım devam edecek. Çanakkale ve Rize cephelerinden yeni resimler ve hikayelerle dönmeyi planlıyorum.

Şimdi bakarsanız bir şey yok ama adresi şimdiden veriyim.

http://arifkaraduman.blogspot.com

Çarşamba, Mayıs 09, 2007

Akşam Kuşları

Bu yürek yerine sığmıyor. Çıkıp gitmek, kaçıp kurtulmak istiyor. Yaz akşam üstlerinde saklandıkları yerden havalanıp çığlık çığlığa bağırarak sağdan sola öbek öbek uçuşan kuşlar gibi...

Sadece uçan bir karaltı halinde küçük kuşlar, süratle uçan ve hep bana yaz akşamlarını hatırlatan çığlıkları.

Garip bir huzur, biraz hüzün, biraz akşamın yalnızlığı, çöken karanlık.

Ve karanlıkta bile uçup çığlık atabilmek.

Pazartesi, Mayıs 07, 2007

Hıdrellez Böyle Geçti

Ahırkapı yine çok şenlikliydi. Daha kalabalık, daha organize ve daha güvenlikliydi. Ancak Sultanahmet'ten Ahırkapı'ya inen yollara yönlendirici bi şeyler -broşür, tabela, ilan- konulmaması sürekli olarak acaba doğru yolda mıyım diye düşündürüyor. Sahilden giderseniz kesinlikle bulmak daha kolay.
Dilek Duvarı

Sokakları dolaşıp; dilek duvarı ve nahıla dileklerimizi astıktan sonra Buzuki Orhan'la eğlendik. Bu sene havanın sıcak olması eğlenceyi daha da keyifli kıldı.

Nahıl

Buzuki Orhan ve eğlenen kalabalık

Geçen seneki dileklerimi sorarsanız olmadı -ama nahıl yanmıştı-. Bu sene yandığı yönünde bir haber yok görücez bakalım olacak mı?

Umut...

Hiç bitmez :)

Cuma, Mayıs 04, 2007

Ben FikriMühim'im

Evet ben bir FikriMühim'im. Ve ilk kampanyamın ürünü Dimes'in Ayva Nektarını bugün denedim ve arkadaşlarıma da denetiyorum.


Öncelikle FikriMühim kimdir?

FikriMühim, dinamik ve proaktif bir kişiliktir. Dünyada ve çevresinde nelerin olup bittiğine duyarlı, araştırmayı, öğrenmeyi seven, yaşamdan zevk almasını bilen ve fikir yürütmeye meraklı herkes bir FikriMühim’dir.Yetkin oldukları alanlarda fikirlerini insanlarla paylaşmayı ve onlara yardımcı olmayı severler. Aileleri, dostları ve çevrelerindeki insanlar, onların tavsiyelerine güvenir ve onlara sık sık danışır. FikriMühimler, mühim fikirleriyle insanları harekete geçirme konusunda oldukça başarılıdır.
FikriMühimler, internet, televizyon, radyo, gazete ve dergileri günübirlik takip ederek bilgilerini sürekli güncel tutarlar. Yeni bilgileri kendi eleştiri süzgeçlerinden geçirmeden kabul etmezler. Eleştirileri düzeyli ve akılcıdır. Beğendikleri ya da beğenmedikleri bir konuyu, sözlü ya da yazılı olarak insanlarla paylaşmaktan çekinmezler. (FikriMühim'in kendi tarifi)

Neden FikriMühim oldum?

FikriMühim Türkiye’nin ilk WOMM (Word of Mouth Marketing – Ağızdan Ağıza Pazarlama) hareketi. Öncelikle mesleğim olan pazarlama alanındaki böyle bir harekette olmak beni sevindiriyor. Yeniliklerden ilk haberdar olmak, ilk deneyen olmak ve düşüncelerimin üreticileri yönlendirebilecek olması cazip geldi. Ve yukarıdaki tanım da tıpkı ben olduğu için FikriMühim oldum.

İsteyen herkes FikriMühim olabilir benim gibi.

Gelelim ilk kampanyama :)

Öncelikle şunu belirtiyim FikfiMühim tarafsız olmayı gerektiriyor. Beğendiğine beğendim, beğenmediğine de beğenmedim demek olmazsa olmaz.

Ayva nektarını ilk kokladığımda canım ayva tatlısı istedi. İçtiğimde de ayvanın doyurucu tadı kaldı ağzımda. Ve ilk düşündüğüm şimdiye kadar güzel diye ısırıp lezzetsiz yemek zorunda kaldığım ayvaları üzüntüyle anmak oldu.

Yoğunluk açısından da başarılı. Ve en önemlisi ayvanın faydalarının bu ürünle çok daha yoğun olarak alınabilmesi

Ayva;
•İçerdiği yüksek lif oranı ile sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı olur.
•Mide ve bağırsakların güçlenmesine fayda sağlar.
•Kanı temizlemeye yardım eder.
•Karaciğerin daha iyi çalışmasına destek olur.
•Bronşit ve öksürük tedavisinde etkin rol oynar.
•Strese karşı etkilidir.
•Çarpıntıyı dindirmeye yardımcı olur.

Hıdrellez 2007

Yarın Hıdrellez...

Ve yine Ahırkapı'da olmayı planlıyoruz. Sabaha karşı da balkondaki gülün dibinde.

Tüm dileklerinizin gerçekleşmesi dileğiyle.